Soyut sanat akımları: Konstrüktivizm, sürrealizm ve gerçekçilik

Bir süre önce modern sanat akımlarının ilk bölümünü yazmıştık. Bu bölümde pop sanat öncesi son akımları ele alacağız. Konstrüktivizm soyut sanat içinde sadece belirgin geometrik şekiller kullanan bir okuldur. Günümüzün bazı sanat eserlerinde de konstrüktivizm eğilimleri görülebilir. Kübizm etkisiyle 20. yüzyıl başlarında resimlerin içeriği daha da soyutlaştı. Rus sanatçılar bu yeni gelişmede önemli bir rol oynadı.

Soyut Avant-Garde / Konstrüktivizm

Siyah Kare / Kazimir Malevich / Konstrüktivizm
Kazimir Maleviç'in Siyah Kare çalışması / 1921

Wassily Kandinsky gözle ayırt edilebilir konuları resmetmekten daha önce vazgeçmişti. Bununla birlikte resimlerinde yoruma elveren hareket ve formlar vardır. Kazimir Maleviç'in "Siyah Kare" tablosunda ise beyaz bir zemin üstündeki siyah bir kare dışında hiçbir şey görülmez.

Maleviç zaman ve mekana dair felsefi düşünceleri birçok çeşitlemeyle tekrarladığı bu köklü biçimde basit formları bir araya getirdi. Ona göre, basit ve temel geometrik şekiller katışıksız duyumsamayı kusursuzca dışa vurmaktaydı. Kendi üslubunu somut çağrışımlara açık üsluplardan daha üstün saydığı için, bu üsluba "süprematizm" adını verdi.

Corner Counter-relief (1914-15) - Vladimir Tatlin.
"Köşe Denge Ağırlığı" (Vladimir Tatlin'in heykeli, 1915-1925)

Rusya'da bu düşünsel sanat kavramı 1917 Ekim Devrimi'nden sonra sorgulanmaya başladı. Vladimir Tatlin ve Aleksander Rodschenko gibi sanatçılar kendilerini daha çok yeni sosyalist toplumun inşasına üretken biçimde katılmak isteyen sanat mühendisleri olarak gördüler. Farklı sanat dallarında çalıştılar; sanayi tekniklerinden ve malzemelerinden ilham aldılar; konstrüksiyon sürecini sanatlarının ana teması haline getirdiler.

Tatlin'in farklı malzemelerden monte ettiği "Denge Ağırlıkları", ayrıca Macar Laszio Moholy-Nagy'nin hareketli "Işık-uzak Modülatörleri" heykel kavramına yeni bir tanım getirdi. Ne var ki, Sovyet diktatörü Stalin 1934'te Sovyetler Birliği'nde bütün avant-garde sanat akımlarını yasaklayarak, "sosyalist gerçekçilik" anlayışını dayattı.

"De Stijl"

''De Stijl'' / Piet Mondrian  / Composition with Red Blue and Yellow
Piet Mondrian, tuvalini bir köşesi yukarıya gelecek şekilde yerleştirmekle, resmine nesnel bir karakter vermişti. ("Kırmızı, Sarı ve Mavili Kompozisyon", 1924-1925)

Hollandalı Theo van Doesburg ve Piet Mondrian büyük ölçüde Maleviç'e yakın bir yaklaşımla, resim dilini sadece çizgilere ve duru renklere indirgedi. Onların öncülüğünde bir grup Hollandalı sanatçı 1927'de "De Stijl" akımını başlattı. Grubun benimsediği "somut sanat" ibaresi, katı geometrik şekillerin bir soyutlama sürecinden kaynaklanmadığını, sırf bağımsız dışavurum ileticileri olarak kullanıldığını açıklığa kavuşturmaya yönelikti.

Aslında, Mondrian'ın tabloları incelediği zaman, cetvel gibi düz çizgilerde ve pürüzsüz renk alanların bir iç ritim ve dinamizm ayırt edilebilir. İzleyici kesin biçimde adını koymaya ya da tarifini yapmaya gerek duymaksızın bu canlılığın farkına varır. Walter Gropius "De Stijl" sanatçılarının yaratıcı ilkelerini ve Rus konstrüktivizminin unsurlarını bütünleştirdi. Böylece 1919'da Almanya'nın Dessau kentinde hem sanat, hem de sanayi dünyasının biçimlerini barındıran Bauhaus adlı sanat akımını başlattı.

Sürrealizm ve gerçekçi akımlar

Farklı sanatçılar yeni gerçeklik anlayışlarını aradı. Bir bölümü önceki sanat üsluplarına yöneldi ya da psikoloji gibi yeni bilimsel alanlardan yararlandı.

Sürrealizm

Dadaistler gibi, sürrealistler de acayip, mantıksız ve absürt şeyleri gözler önüne serdi. Ancak bunu burjuva sanat anlayışını sorgulamak için değil, ama bilincin daha derinliklerine ulaşmak için yaptı. Salvador Dali, Max Ernst ve Giorgio de Chirico gibi sanatçılar ilham kaynağını romantizm ve sembolizmde buldu. Ama asıl belirleyici etki Sigmund Freud'un rüyalara ilişkin psikolojik yorumundan geldi.

Women and Bird in the Moonlight / Jona Miro
"Ay Işığında Kadınlar ve Kuş" (Joan Miro,1949)

Dali'nin anlaşılması güç alametlerle ve imalarla dolu hayalleri gün ışığına sürüklenmiş rüya görüntülerine benzer. Belçikalı Rene Magritte'in resim dünyası daha az boğucu olmakla birlikte, aynı ölçüde kafa karıştırıcıdır. Hayatın gerçekliği arasındaki farklılığın izleyici tarafından görülmesi için, gündelik nesneleri gerçeküstü bir kisveye büründürür. Buna karşılık, Joan Miro'nun soyut figürleri hem neşeli, hem de oyunbazdır. İnce, canlı çizgileri ve dans eden renk lekeleri hayal gücünü kanatlandırır. Benzer bir hafiflik Alexander Calder'in mobil heykellerinde de görülür. Bunlar en ufak esintiye tepki verir ve rastgele biçim değiştirir. Rastlantısal ve kendiliğinden biçim sürrealistler açısından belirleyici bir ağırlığa sahipti. Bu yoldan bilinçdışı güçlere özellikle yakınlaşmayı umuyorlardı.

Yeni nesnellik ve amerikan gerçekliği

''Gece Kuşları'' ( Edward Hopper'ın tablosu, 1942)
"Gece Kuşları" ( Edward Hopper'ın tablosu, 1942)

I. Dünya Savaşı'ndan sonra birçok sanatçı esrik ekspresyonizme karşı çıktı ve soyutlamaya elle tutulur nesneleri betinlemeye manevi değer kazandırdı. Böylece bazı erkek ve kadın ressamlar "yeni nesnellik" anlayışına ve dönemin gündelik yaşamına yöneldi. Örneğin, eleştirel bir yaklaşım izleyen Otto Dix ve George Grosz, eğlencelerinin yanı sıra sosyal sefaletiyle Berlin'in ışıltılı kendi yaşamını yansıttı.

Aynı dönemde ABD'deki bazı sanatçılar da gerçekliği odak aldı ve sahici olduğu kadar eleştirel bir yaklaşımla işledi. Grant Wood kır insanlarını stilize portrelerle resmederken, Edward Hopper sakin resimlerde modern kent insanlarının yalnızlığını betimledi.

Sosyalist gerçekçilik

SSCB'e 1989'a kadar tepeden belirlenmiş üslup olan "sosyalist gerçekçilik" akımına bağlı ressamlar gündelik yaşamı konu alırken, propaganda amacıyla açık seçik idealleştirilmiş biçimlere başvurdu. Rusya'da 1920'lerde varlığını sürdüren modern sanat formlarını 1930'larda bir yana bırakıldı; tarz ve icra bakımından 19. yüzyılın modernlik öncesi sanatını örnek alan geleneksel bir üslup benimsendi. Sosyalist gerçekçilik bütün komünist ülkelerde birleştirici sanat anlayışı haline geldi. Çin Halk Cumhuriyeti'nde de sanatsal yaratım konusunda bir süre benzer bir yaklaşım dayatıldı.