Neden Virüs Salgınlarının Çoğu Asya ve Afrika'da Ortaya Çıkıyor?

Bu bölgelerdeki birçok insan yoksulluk içinde yaşamakta ve uygun sanitasyona, temiz suya ve sağlık hizmetlerine erişememektedir.

Yazar Burcu Kara
Neden çoğu virüs salgını Asya ve Afrika'da ortaya çıkar Çin, Gine veya Malezya gibi

COVID-19 olarak bilinen koronavirüsü hastalığı bulaşıcı salgınların başlattığı küresel tehditleri bir kez daha hatırlattı. Salgınlar tüm insanlık tarihi boyunca görülmesine rağmen, son zamanlarda yükselişe geçmiştir.

Sadece son 20 yılda üç büyük koronavirüsü salgını yaşandı. Daha da rahatsız edici olan bu üç pandeminin arasındaki sürenin kısalmasıdır. Tarihteki pandemilerin yani küresel virüs salgınlarının ortak bir yanı var: Çoğu Asya ve Afrika'da ortaya çıkıyor. Peki bunun nedeni nedir?

Popülasyon patlaması ve değişen kentler

Neden çoğu virüs salgını Asya ve Afrika'da ortaya çıkar Çin, Gine veya Malezya gibi.

İnsan nüfusundaki görülmemiş artış Asya ve Afrika'da daha fazla sayıda hastalığın ortaya çıkmasının nedenlerinden biri. Dünyanın %60'ının yaşadığı Asya ve Pasifik bölgelerinde hızlı bir kentleşme süregeliyor. Dünya Bankası'na göre 21. yüzyılın ilk on yılında yaklaşık 200 milyon insan Doğu Asya'nın kentsel bölgelerine taşındı. Bunu perspektife koyarsak, 200 milyon insan dünyanın en kalabalık sekizinci ülkesinin nüfusudur.

Bu ölçekte bir göç, yerleşim alanları oluşturmak için orman arazisinin yıkıldığı anlamına geliyor. Şehirlere ve kasabalara yaklaşmaya zorlanan vahşi hayvanlar kaçınılmaz olarak evcil hayvanlarla ve insan nüfusuyla temas etmektedir. Vahşi hayvanlar genellikle virüs barındırır; tıpkı yarasaların 60'tan fazlasını taşıması gibi.

Aşırı kentleşme kısır döngü yaratıyor: Daha fazla insan daha fazla ormansızlaşma getirir ve habitat kaybı, kemirgenlerle beslenenler dahil birçok yırtıcıyı öldürür. Yırtıcı hayvanların azalmasıyla kemirgen popülasyonu patlama yaşar. Afrika'daki çalışmaların gösterdiği gibi, bu durum zoonotik hastalık (hayvanlardan insanlara bulaşan hastalık) riskinde de patlamaya neden oluyor.

Durum daha da kötüleşecek. Zira Doğu Asya nüfusunun büyük bir kısmı hala kırsal alanlarda yaşamakta. Onlarca yıl daha kentleşme görülmeye devam edecek.

Tarım ve hayvan pazarları

Konak canlı bakımından zengin çeşitlilik sunan tropik bölgeler büyük bir patojen havuzuna sahiptir ve bu da yeni bir patojenin ortaya çıkma şansını büyük ölçüde artırır. Afrika ve Asya'daki tarım sistemi virüs gibi zararlıların gelişmesine yardımcı oluyor.

Her iki kıtada birçok aile geçinmek için tarıma ve küçük çaplı hayvancılığa bağlı. Bu hayvanlar için sunulan hastalık kontrolü, yem takviyesi ve barınma son derece sınırlıdır. Endemik hastalık taşıyabilen sığırlar, tavuklar ve domuzlar genellikle birbirleriyle, çeşitli evcil olmayan hayvanlarla ve insanlarla yakın temas halindeler.

Ve sadece çiftliklerde değil: Asya ve Afrika'da yaygın olan canlı hayvan pazarları da oldukça kalabalıktır ve insanlar da dahil olmak üzere birçok türün iç içe girmesine neden olur. Bu durum, corona virüs gibi ölümcül patojenlerin ortaya çıkmasında ve türden türe yayılmasında önemli rol oynuyor.

Birçok Afrikalı geçinmek ve hayatta kalmak için vahşi hayvanları avlamak zorunda.
Birçok Afrikalı geçinmek ve hayatta kalmak için vahşi hayvanları avlamak zorunda.

Afrika'dan yayılan salgın hastalıkların sorumlularından biri de özellikle Sahra altı Afrika'da yaygın olan vahşi hayvan avcılığı (bushmeat). Bu faaliyet söz konusu hayvan türlerini tehdit ediyor ve ekosistemleri geri dönülmez şekilde değiştiriyor. Sonuç olarak insanlar ve vahşi hayvanlar gitgide bir araya geliyor. Evcil olmayan hayvanların avlanması zoonotik hastalık bulaşmasının ilk yollarından biri.

Artrit, epilepsi ve erektil disfonksiyon gibi hastalıklar için ilaç sağladığını iddia eden geleneksel Çin tıbbı, Asya'dan dünyaya yayılan virüs salgınlarının sorumluları arasında. Asya muazzam derecede geleneksel Çin tıbbı ürünleri tüketiyor. Bu gelenekte kaplanlar, ayılar, gergedanlar, pangolinler ve diğer hayvan türleri haşlanır ve vücut parçaları bu şüpheli ilaçlara karıştırılır. Bu da hayvan-insan etkileşimlerinin artmasına önemli katkıda bulunur. Asya'nın amansız ekonomik büyümesi çevrimiçi alışverişi yaygınlaştırdığından talebin daha da artması muhtemel görünüyor.

Yeni virüsün ortaya çıkması zaman meselesi

Bugün binlerce virüs gelişmeye ya da evrimleşmeye devam etmektedir. Dünyanın bir bölgesinde bir başka büyük salgının meydana gelmesi sadece zaman meselesi. COVID-19 dahil olmak üzere son salgınlara neden olan tüm koronavirüsler, insanları enfekte etmeden önce yarasalardan başka hayvanlara geçiş yaptılar. Hangi olay zincirinin pandemiye neden olduğunu kesin olarak tahmin etmek zor, ancak bir şey kesin: Ekolojik bozulmaya katkıda bulunan insan etkilerini en aza indirmek için stratejiler geliştirmek bu riskleri azaltabilir.

Corona virüs virüs salgınının gösterdiği gibi, dünyanın bir yerinde başlayan bulaşıcı bir hastalık neredeyse her zaman küresel çapta yayılabilir. Ormansızlaşmayı önlemek ve hayvan-insan etkileşimini azaltmak için yapıcı koruma stratejilerine acilen ihtiyaç var. Dahası bu hastalıkların ortaya çıkışını izlemek için kapsamlı bir küresel gözetim sistemi kurmak gerekiyor. Bu sistemler ölümcül salgınlara karşı vereceğimiz savaşta vazgeçilmez bir araç olacak.

Özet

Virüs salgınlarının çoğunun Asya ve Afrika'da meydana gelmesinin birkaç nedeni vardır.

Birincisi, bu bölgeler yüksek nüfus yoğunluğuna sahiptir, bu da virüslerin insandan insana yayılmasını kolaylaştırır.

İkincisi, bu bölgelerdeki birçok insan yoksulluk içinde yaşamakta ve uygun sanitasyona, temiz suya ve sağlık hizmetlerine erişememektedir, bu da onları enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirmektedir.

Üçüncü olarak, yabani hayvan eti yemek ve hayvanlara yakın yaşamak gibi bazı kültürel uygulamalar zoonotik hastalık riskini (hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar) artırabilir.

Dördüncü olarak, iklim değişikliği ve çevresel tahribat da virüslerin ortaya çıkmasına ve yayılmasına katkıda bulunabilir, çünkü ekosistemlerdeki değişiklikler hayvan popülasyonlarının yer değiştirmesine ve göç etmesine yol açarak onları insanlarla temas ettirebilir ve hastalıkların bulaşma riskini artırabilir.

Son olarak, bu bölgeler daha zayıf halk sağlığı sistemlerine ve aşılara ve tedavilere daha az erişime sahip olabilir, bu da salgınların ortaya çıktıktan sonra kontrol edilmesini daha zor hale getirebilir.