Turunçgillerin dünya tarihi

Yazar Burcu Kara

Kahvaltıda yediğimiz, suyunu içtiğimiz, yemeklerimize eklediğimiz portakal, greyfurt, mandalina ve limonlar bize çok tanıdık gelse de, aslında pek çoğu oldukça yakın zamanda mutfağımıza girdi. Greyfurt (C. paradisi) 18. yüzyılda üretildi; mandalina ve acı bir tür süs portakalının melezi olan klemantin ondan bir yüzyıl daha genç. Turunçgiller üyeleri birbiriyle kolayca melezlenebilirken, ağaç ve çalıları insan müdahalesine kolaylıkla uyum sağlayabiliyor.

Agridulce como la naranja es el sabor de la vida. [Hayat portakal gibi tatlı ekşidir.)

İspanyol atasözü

Bütün turunçgil meyve ağaçları, Avustralya'nın hâlâ Asya kıtasına birleşik olduğu dönemlerde (belki 20 milyon yıl önce) doğu Asya'dan Avustralya'ya uzananan bir bölgede ortaya çıktı. Türlerin hâlâ tamamen anlaşılmamış tarihi ve genetik ilişkisi oldukça karmaşıktır. Avustralya Halka Limi (Citrus australis) çok eski bir ağaçtır, başka turunçgil ağaçları da kokulu çiçekleri ve meyveleri için eski çağlardan beri Asya'da el üstünde tutulmaktadır.

Yakın zamanlı araştırmalar, severek tükettiğimiz varyetelerin üç temel turunçgiller grubundan çeşitlendiğini ileri sürer: Ağaç kavunu (C. medica); mandalina (C. reticulata) ve pomelo (C. maxima). İÖ 4. yüzyılda Hindistan'da Büyük İskender tarafından keşfedildikten sonra batıya yayılan ağaç kavunu, Güneybatı Asya'da İÖ 400'lerde biliniyordu. Büyük bir limona benzeyen ağaç kavununun Yahudilerin Sukot bayramı etkinliklerinde önemli bir yeri vardı; etrog adını verdikleri küçük türü, özellikle bu bayram için yetiştiriliyordu. Ağaç kavunu artık ailenin önemsiz bir üyesi olsa da, turunçgillerin bütün türüne adını vermesiyle tarihi önemini gösteriyor.

Avrupalıların turunçgil merakı

Büyük olasılıkla Hristiyan döneminin başlarında Avrupa'ya ulaşan misket limonu ve limon gibi diğer turunçgil meyveleri olarak, zenginlerin masalarını süsleyen egzotik meyveler olarak kaldı. Narenciyeye büyük önem veren Araplar, İspanya dahil olmak üzere fethettikleri bütün ülkelere acı portakal, limon ve misket limonu götürdü. Turunçgil ağaçlarının o zaman da bugün gibi sadece iki ihtiyacı vardı: Bol su ve soğuktan korunmak. Dolayısıyla kuru bölgelerde yetiştirilen ağaçların sulanması ve ayazdan korunması gerekiyordu.

Turunçgillerin tadından ve çiçeklerinin nefes kokusundan büyülenen zengin kuzey Avrupalılar portakal bahçeleri ve büyük seralar kurarak yetiştirme çalışmalarına başladı. Örneğin Kew Gardens'taki zarif limonluk, bahçenin Kral III. George'un özel mülkü olduğu dönemde inşa edilmişti. Ne yazık ki bölgede turunçgillerin ihtiyaç duyduğu miktarda ışık yoktu.

İngilizler –kendi şehirlerinde yetiştiremeseler de-, Hollandalılar ve diğer denizciler yolculukları esnasında turunçgil meyveleriyle karşılaştılar ve bitkiyi çok sevdiler. Tekdüze, beslenme açısından yetersiz gıdaların tüketildiği uzun yolculuklar, Avrupa'nın emperyal ve ticari emellerine ket vuran skorbüt hastalığına neden oluyordu. Skorbüt (İskorbüt) hastalığı diş eti kanaması, deri altı kanama, güçsüzlük, ishal ve aşırı zayıflığa neden olurken, tedavi edilmediğinde öldürücü olabiliyordu.

Turunçgil meyvelerinin bu hastalığı tedavi edebildiğini ve düzenli tüketildiğinde engelleyebileceğini ilk fark eden kimdi, belirsiz. Ancak 15. yüzyılın sonuna gelindiğinde skorbüt tedavisi ve hastalığın engellenmesi için turunçgil meyvelerini tüketmenin önemi kayda geçmişti; yani bazı gemi kaptanları bir tıbbi uygulama hâline gelmeden önce de bu etkiden haberdardı. 18. yüzyıl ortasında skorbüt tedavisi konusunda klinik çalışmalar yapan donanma cerrahı James Lind, turunçgiller ile birlikte tavsiye edilen başka tedavileri test etmişti. Limonun hastalığa karşı özellikle etkili olduğunu buldu, ancak İngiliz Donanması'nın limon ya da misket limonunu donanma yemeklerine eklemesi için otuz yıl daha geçmesi gerekecekti.

Turunçgillerin dünyaya yayılması

Turunçgil meyveleri değişken miktarlarda askorbik asit içerir; insan bedeninde üretilmeyen ve aslında iskorbütü engelleyip tedavi eden şey budur. Başka taze meyve ve sebzelerde de c vitamini vardır ama İngiliz denizcilere "limler" lakabının takılmasına neden olan misket limonu ya da lim, diğer turunçgillere kıyasla daha az güvenilir bir c vitamini kaynağıdır. Farklı miktarda askorbik asit içermeleri iskorbüt tedavisini güçleştirdiyse de, turunçgil meyveleri günümüzde önemli gıda listelerinin en üst sıralarında yer alıyor. 1980'lerde, Nobel ödüllü kimyager Linus Pauling, soğuk algınlığı tedavisinde, kanser ve kalp hastalıklarının önlenmesinde yüksek doz askorbik asit kullanımını savundu.

15. yüzyılda Avrupa'da yetiştirilmeye başlanan tatlı portakal (C. sinensis) ve limonu Kristof Kolomb ikinci yolculuğunda Amerika kıtasına götürdü. Portakal ağaçları Karayip Adaları'na ve günümüzün en önemli üretim merkezlerinden Florida'ya yayıldı. 19. yüzyılda portakal bahçeleriyle dolan California, Florida'nın Kuzey Amerika'daki rakibi olacaktı. Kıtalararası demiryolunun Los Angeles'a ulaşmasından yalnızca bir yıl sonra, bir turunçgil yetiştiricisi, tüm portakal hasadını doğuya gönderdi. Diğer önemli portakal üreticileri Brezilya, güney Avrupa ülkeleri ve İsrail olmuştu. Bugün öncelikle suyu için yetiştirilen tatlı portakal, modern hazırlama ve nakliye yöntemleri sayesinde dünyanın her yerinde kolaylıkla bulunabiliyor.

Turunçgil isminin kökeni

Sürdürülen melezleme çalışmaları piyasadaki turunçgiller varyetelerinin sayısını artırdı, turunçgil meyveleri artık dört mevsim bulunabiliyor. Aşırı ekim, kaçınılmaz biçimde çok yıllık bitki zararlıları ve hastalık sorunlarını beraberinde getirdi. Sıcak iklimlerdeki sıra dışı soğuklar yıllık hasadı ciddi ölçüde etkiliyor. Çevreyi kirlettiği için yasaklanan kömürlü ısıtıcılar ve don tehlikesi olasılığında ağaçları sulamak yetiştiricilerin soğuğa karşı yaptığı mücadele yöntemleridir. Sulama yöntemi, yapraklar buzlanmadan önce yaprak ısısının suyun donma seviyesinin altına düşmeyeceği öngörüsüyle yapılmaktadır.

Meyvenin bilimsel adı Hesperidium, Herakles'in bahçelerinde yetişen (ne portakal ne elma olan) altın meyveyi almakla görevlendirildiği Hesperidlerden gelir. Öncelikle meyvesiyle suyunu tüketmemize rağmen meyvenin kabuğu da aynı ölçüde değerlidir. Çeşitli turunçgil meyvelerinin kabuklarından sabun, parfüm ve yemek pişirmede kullanılan yağlar elde edilir. Bergamot, özellikle kabuğundaki, Earl Grey çayına farklı aromasını veren yağlar için yetiştirilir, Sevilla portakallarının kabuklarından lezzetli marmelatlar yapılır.