Caz müzik: Tarihi ve kültürel önemi

Yazar Ali Artur
caz müziğin tarihi

Müzisyenler, tarihçiler, eleştirmenler ve dinleyiciler New Orleans'da doğan çok kültürlü cazla gurur duyuyorlar. Birçoğu bunu dünyanın en büyük ve en orijinal Amerikan ihracatı olarak görüyor. Tarihçiler cazın, 19. yüzyılda farklı kültürlerin ve toplumların etkisi ile New Orleans'da şekillendiğini ifade ediyorlar. Bu sürecin oluşmasına sebep olan en can alıcı durum ise Haiti Devrimi sırasında katliamdan kaçan mülteciler ile köle olarak Amerika'ya gelen Afrika kökenli kadın ve erkeklerdir.

Caz müziğin ortaya çıkışı

caz grubu
The Buddy Bolden Band

Kölelik, sömürgecilik ve Afrika kökenli insanların maruz kaldığı ayrımcı baskılar, bu Afro-Amerikan müziğinin gelişiminde önemli rol oynadı. 1800'lü yılların başlarında, bazı köleler geleneksel müziklerini ve danslarını sergilemek ve bulundukları topluma kendilerini daha iyi ifade etmek için New Orleans'taki Congo Meydanı'nda toplandılar. Zamanın kayıtları, kölelerin yaylı çalgılar kullandığını, önceden çalışılmış belli bir plana bağlı kalmadan doğaçlama yaptıklarını ve çalınan davulları çok ritmik bir tarzda (aynı anda çalınan çoklu senkop ritimler) çaldıklarını göstermektedir.

Cazın gelişiminde iki tür Afro-Amerikan şarkısı rol oynadı: İlahiler ve çalışma şarkıları. İlahiler, kölelerin özgürlük arzusunu ve inançlarına olan bağlılıklarını ifade etmek için söylediği dini halk şarkılarıydı. Congo meydanında çalan müzik, daha önce insanların alışık olduğu ritim tabanlı dans müziklerinden farklıydı. İlahi vokaller eşliğinde, çoklu harmoniler ile bezenmiş ve farklı ritimler arasında ani geçişler yapılan müthiş bir müzikti.

Çalışma şarkıları, şarkı söyleyerek, işin ritmini söylenen parça ile birleştirmek olarak tanımlayabiliriz. Bu durum Batı Afrika kültürleriyle yakından bağlantılı bir gelenektir. Bu şarkılar, bir grubu birlikte çalışırken senkronize etmek için kullanılırdı. Grubun başına bir lider çağrılırdı ve söylediği sözlere veya tuttuğu ritim temposuna grubun geri kalanı aynı tempoda yanıt verirdi. Birçok tarihçi cazdaki "çağrı-cevap" modelini bu Afro-Amerikan müziğinin ilk örneklerine bağlamaktadır.

En eski caz sanatçıları köleliğin bitmesine yakın zaman kala doğdu. Caz mirası bu sanatçılara Özgürlük Bildirgesinden önce doğmuş yaşlı aile büyüklerinin canlı ve parlak hafızalarından miras kaldı. Resmi olarak kölelik kalkmış olsa da Afrika kökenli Amerikalılar kendilerini hala beyazlar gibi aynı haklara sahip ve yerel yasalar tarafından korunan bireyler olarak göremediler. Ayrıca Afrikalılar ve Karayipliler arasında Avrupalılar da vardı. İskoç, İngiliz, İrlanda, Fransız, İspanyol ve İtalyanlar New Orleans'ın çoklu kültür yapısına çeşitlilik kazandırdılar.

Zamanla, bu kültürler birbirlerinin gelenekleri ve müziklerinden ödünç almaya ve benimsemeye başladı. Basitçe söylemek gerekirse, Afrika müziğinin daha ritmik bir temelinin olduğu yerde, Avrupa müziği ise daha çok melodi ve uyum üzerine odaklanmıştı. Her biri diğerinden parçalar aldı. Afrika müziği Avrupalılaştırıldı ve tam tersi Avrupalılar kendi müziklerini daha tempolu hale getirdir. Bu al-ver ilişkisi 20. yüzyıla kadar devam etti ve bugün dünyanın her yerinde caz çalınırken aynı harmoni ve metot ile devam ediyor.

Dansların kalıcı olarak nüfuz ettiği Congo Meydanında çalınan ilahiler, Blues, Avrupalıların yerel ve klasik müzikleri ve bandolar birleşerek bugünkü caz müziğin ilk formunu oluşturdular. Cazın ilk zamanları için elimizde yeterli belgeler yok. Buddy Bolden ilk caz müzisyeni olarak kabul edilir, ancak 1877'de doğdu ve ilk caz gruplarının 1885 civarında sahneye çıktığı anlatılmaktadır. Tüm müzik kaynaklarına göre, Bolden ilk grubunu 1895'te kurdu. Caz çılgınlığının o dönemde giderek popüler olduğunu ortaya çıkan röportajlardan görebiliyoruz. Fakat ne yazık ki bu erken döneme ait icra edilen müzik asla kaydedilmedi.

ragtime caz

19. yüzyılın sonlarına doğru geliştirilen yeni bir piyano çalma tarzı caz üzerine damgasını vurmaya başladı. Bu tarzın adı "kesik tempolu caz müziği" (ragtime) olarak isimlendirildi. Ancak ragtime tarzı, klasik cazın aksine doğaçlama bir müzik tarzı değildi. Piyanist sağ eliyle senkoplu bir melodi çalarken ritmi sol eliyle tutardı. Eski tarz caz müzisyenleri 20. yüzyılın başlarında popülaritesinin zirvesine gelen ragtime tarzını kendi tarzlarına dahil etmeye ve müziklerini süslemeye başladılar.

İlk günlerde caz ve dans ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıydı. Birçoğu cazı, çoğunlukla ırksal bağlantıları nedeniyle kötü ve düşük sınıf olarak gördü. Ancak herkes buna katılmadı. Yeni müziği öğrenmek isteyen beyaz müzisyenler siyah müzisyenlerle bir araya geldi ve caz furyası patlamaya başladı.

Caz en başından beri Afro-Amerikanların özgürlüğünü ve kişisel ifade hakkını simgeliyordu. Geleneksel müzik anlayışından kopmuş, doğaçlamayı ve yenilikçiliği vurgulayan temel yapısı ile yarattığı etki sayesinde bugünkü kültürel akıma zemin hazırlamıştır. Uluslararası kültürleri etkisi altına alarak her kıtada kendi yer edinmiş bu müzik tarzı o kültürlerin etkisinde yeniden sentezlenmiştir.

Babylon Soundgarden

Caz kültürü

1920'lerin refah dolu ekonomisi ve aynı yıl içerisinde kabul edilen içki yasağı ile beraber caz, yasa dışı içkinin tüketildiği gizli barlar ve yer altı kulüplerinin aranan müziği haline gelmişti. Bu müziğin var oluş hikayesi itibari ile sahip olduğu kültür Afro-Amerikan halkı ile ilişkilendirildiği için başlangıçta diğer insanlar düşük kültür seviyesine hitap ettiğini düşünüyorlardı.

Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra, insanlar hayatlarına yeni bir başlangıç yaparken, sıkıcı ve yorucu eğlence adetlerinden uzaklaşmaya başladılar. Bu durumla beraber caz, ilk kez bir Afro-Amerikan kültürü olarak diğer beyazlar için sıcak meta haline geldi. Bu da Afro-Amerikan vatandaşların toplumdaki konumunu yükseltmek için büyük etki sağladı. Ancak bu yükseliş, Afrikalı Amerikalıları sistematik olarak ezmeye ve acımasızca katletmeye çalışan Ku Klux Klan gibi grupların direnişlerini sonlandırmadan gerçekleşmedi. Yine de cazın önemi arttı ve Amerikan müziğinin gidişatını sonsuza dek değiştirdi.

Scott fitzgerald

Cazın özgür ruhlu doğası Amerikan kültürüne yayılmıştır. Kadınlar, geleneksel cinsel rollerinden çıkmış, muhafazakar kıyafetlerden kurtulmuş ve erkeklerden bağımsız özgür bireyler olarak ailelerinin onlar adına karar verdiği mutsuz geleceklerinden kurtulmaya başlamışlardı. Caz, kadınlara sanatçı olarak yer açtı ve müzik endüstrisinde kadınlar için başka birçok iş sağladı.

F. Scott Fitzgerald, 1925 tarihli "Great Gatsby" adlı romanında kamuoyunda iyi tanınan bir kaçakçının hikayesini bulunduğun dönemin toplumsal karışıklığını, insanların ölçüsüzlüklerini ve idealizm temaları ile ele alarak anlatır. Gösterişli ve müsrif partilerin aşırılığa kaçtığı o dönemi "Caz Çağı" olarak tasvir etmiştir. Harlem'de caz müziği, ABD genelinde hissedilir hale geldi. Her türlü Afro-Amerikalı yazar ve sanatçı için de kültürel bir rönesans gerçekleşmiş oldu.

1920'lerin Caz Çağı'ndan 1930'ların ve 40'ların sallantılı dönemine kadar caz gençlik kültürünün kalbindeydi. Caz, çok sayıda sanatçıyı ve türü birinci derece etkilemiş ve kendinden bir parçayı yeni türlere aktarmıştır. Rap, R&B, Pop, Soul müzik gibi türler cazdan ilham almıştır. Wynton Marsalis, Cassandra Wilson ve Amy Winehouse gibi yeni nesil müzisyenler ve vokalistler, klasikleri yeniden yorumlayarak ve yeni müzikal içerikler yaratarak cazı yücelttiler.