Su Ayısı (Tardigrade)

Su ayısının soyu en az yarım milyar yıl öncesine dayanıyor ve şimdiden en az beş kitlesel yok oluştan sağ çıktı.

Yazar Burcu Kara
tardigrade su ayısı

Tardigrade veya su ayısı dünyadaki en zorlu hayvanlardan biridir. Neredeyse her yerde yaşamaya ve neredeyse her koşulda hayatta kalmaya müsaitler. Bazı tardigradeler, Dünya'da bulunan her şeyin çok ötesindeki aşırılıklar da dahil olmak üzere, çoğu canlı varlığı yok edecek koşullardan etkilenmiyor. Tardigrade aynı zamanda "su ayısı" takma adıyla bilinir. Küçük, dağınık ve tuhaf bir şekilde sevimlidirler.

Su Ayısı Neredeyse Çıplak Gözle Görülebilir

Etrafımız bu küçük hokkabazlarla çevrili olduğundan yakın zamanda Dünya'dan yok olma ihtimalleri düşük. Etrafımızdaki bu gizli dünyaya daha fazla ışık tutabilmek umuduyla su ayısı hakkında birkaç ilginç bilgi paylaştık.

Mikroskop altındaki su ayısının görünümü.
Mikroskop altındaki su ayısının görünümü.

Su ayısı insan gözünün görünürlük sınırına yakın bir yerdedir. Tipik bir su ayısı yaklaşık 0,5 mm uzunluğunda oluyor ve en büyüğü bile 2 mm'den küçüktür. Bazı daha büyük nadir şu ayıları çıplak gözle görülebiliyor ancak şeffaf olduklarından güçlü bir mikroskop olmadan iyi bir görüntü elde etmeniz imkansızdır.

Su Ayısı (Tardigrade) Eşsizdir

Tardigrade ya da su ayısı taksonomide krallığın bir altındaki basamak olan kendi şubelerine sahipler. Şube geniş bir gruptur. Hayvan krallığındaki diğer şubeler arasında eklembacaklılar (tüm böcekler, araknidler ve kabuklular) ve omurgalılar (tüm omurgalı hayvanlar) gibileri var. Tardigradeler en az 500 milyon yıldır Dünya'da. muhtemelen eklembacaklılarla ortak bir atadan geldiler. Bugün deniz, tatlı su ve karasal tardigradeler dahil olmak üzere 1000'den fazla su ayısı türü var.

Su Ayılarının Vücudu Yürüyen Kafalar Gibidir

Taramalı elektron mikroskobu ile yakalanan bir tardigrade'in kafasının (renk eklenmiş) yakın görünümü.
Taramalı elektron mikroskobu ile yakalanan bir tardigrade'in kafasının (renk eklenmiş) yakın görünümü.

Hayvanlar kuyruktan başa doğru ilerleyen bir vücut formuna sahiptir. Ancak su ayısı gelişiminin bir noktasında bu genleri kaybetmiş görünüyor. Ayrıca böceklerde göğüs ve karın bölgesine karşılık gelen bölümlerden de yoksunlar. Bu nedenle vücutlarının kısımları pek net değildir. Cell Biology'de yayımlanan 2016 tarihli bir araştırmaya göre, su ayısının vücudu sadece baş bölümlerinden oluşmuş görünüyor. Bu nedenle eklembacaklılarla tek ortak noktası kafasıdır.

Su Ayısı (Tardigrade) Gıda ve Su Olmadan Yıllarca Yaşayabilir

Tun formuna bürünmüş büyütülmüş su ayısı illüstrasyonu.
Tun formuna bürünmüş büyütülmüş su ayısı illüstrasyonu.

Su ayıları ile ilgili en iyi özelliklerinin esrarengiz dayanıklılıkları olduğunu söylemiştik. Elbette hiçbir canlı gibi ölümsüz değildir ve zayıf noktaları çeşitlidir. Ancak bazı su ayılarının fazlasıyla sıra dışı koşullardan hayatta kaldığı biliniyor.

Su ayısının yüksek çevresel strese dayanmasının yolu, metabolizmasını kriptobiyoz adı verilen yöntemle askıya almasında gizli. Çevre koşulları çok tehlikeli olduğunda kıvrılırlar ve "tun" olarak bilinen ölüm benzeri bir pozisyona girerler. Metabolizmaları normalin %0,01'ine kadar yavaşlar ve içlerindeki su %1'in altına düşer. Hücrelerindeki suyu, trehaloz adı verilen koruyucu şekere dönüştürerek su tekrar mevcut olana kadar tüm hücresel süreci korurlar.

Su ayıları farklı zorluklar için farklı türden cevaplara sahip. Örneğin, anhidrobiyoz, kurumadan kurtulmalarına yardımcı olurken kriyobiyoz derin donlara karşı koruma sağlar. Tardigradeler uzun süre yiyecek veya su olmadan hayatta kalabiliyor. Bir kez su içtiklerinde ise tüm fonksiyonları normale dönüyor.

Bazıları tun halinde 30 yıl uykuda kaldıktan sonra birden canlandı.

Su Ayısı Yüksek Basınçtan Etkilenmiyor

Tun formundaki bazı su ayıları veya tardigradeler 600 megapaskal (MPa) yüksek basınçta dahi hayatta kalıyor. Bu basınç Dünya atmosferinin deniz seviyesindeki basıncının 6.000 katına ve gezegenin en derin okyanus çukurundaki basıncın yaklaşık 6 katına eşit. Bunun yarısı kadar bir basınç olan 300 MPa bile çoğu çok hücreli canlıyı ve bakteriyi öldürür.

Su Ayısı Uzayda Hayatta Kalabilen İlk Hayvan

Floresan boyama tekniğiyle çekilmiş ödül alan bir fotoğraf
Floresan boyama tekniğiyle çekilmiş ödül alan su ayısı fotoğrafı

İki su ayısı türü 2007'deki FOTON-M3 görevinde alçak Dünya yörüngesine bırakılarak uzaya gönderildi. Uzaya doğrudan maruz kaldıktan sonra hayatta kalan ilk hayvanlar oldular. 12 günlük görev süresince hem aktif hem de kurumuş su ayıları kullanıldı. Her iki hayvan da uzay boşluğuna, radyasyona veya her ikisine birden maruz bırakıldı. Havasız ortam her iki tür için de sorun olmadı ve yerçekimi eksikliğinin etkisi çok azdı. Bazı su ayıları görev sırasında yumurta bile bıraktılar. Yine de zayıf noktaları yok değildi. Havasız ortam UV ışını ile birleşince ölüm geldi.

Tardigrade 2011 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'nu da ziyaret etti. Bilim adamları Beresheet sondası 2019'da Ay'a düştüğünde içinde tun durumunda tardigrade bulunan bir kapsülün darbeden kurtulmuş olabileceğini duyurdular. Su ayılarının kaderi belirsizliğini koruyor ancak hala hayatta olsalar bile sıvı su verilmeden tekrar canlanamıyorlar.

Su Ayısı Radyasyona Dirençli

Araştırmalar su ayısının bir insandan yaklaşık 1000 kat daha fazla radyasyona dayanabileceğini gösteriyor. Hem aktif (hidratlı) hem de tun (kurumuş) durumda radyasyon hasarına karşı direnirler. Araştırmacılar bu konuda biraz şaşkınlar. Zira iyonlaştırıcı radyasyonun etkilerinin suyun varlığında çok daha yüksek olması gerekir. Tun formunda olmak epey fazla koruma sağlıyor gibi görünüyor.

Su ayısı sadece bu büyük çaplı radyasyondan sağ çıkmadı aynı zamanda radyasyona maruz kaldıktan sonra sağlıklı yavrular üretmeye devam etti. Araştırmacılar bunun su ayısının hem DNA hasarının birikmesini önleme hem de yapılan hasarı etkili şekilde onarma yeteneğinden kaynaklandığına inanıyor. Yine de bazı uzay deneylerinin gösterdiği gibi su ayısının dahi ne kadar radyasyon alabileceğine dair sınır var.

Su Ayılarının İdeal Sıcaklıkları Yok

Kutuplardan alınan su ayıları özel ortamlarda eksi 196 santigrat dereceye kadar hayatta kalabiliyor. Ve araştırmalar bazı türlerinin eksi 272 C'ye kadar yani mutlak sıfırın bir derece üzerindeki ısılarda ölmeyeceklerini öne sürüyor. Öte yandan, yüksek ısıya daha dayanıklı türler artı 151 C'de dahi yaşamaya devam etmiştir.

Su Ayısını Siz de Görebilirsiniz

Bu su ayısı yosundan ayrıştırıldı ve 40 kat büyütüldü.
Bu su ayısı yosundan ayrıştırıldı ve 40 kat büyütüldü.

Kısacası su ayısı Dünya üzerindeki hemen hemen her türlü ortamda yaşayabiliyor. Kaplıcalarda, Himalaya zirvelerinin tepelerinde, katı buz katmanlarının altında, tropikal yağmur ormanlarında, çamur volkanlarında ve göllerin ve okyanusların dibinde bulundular. Ayrıca, dereler, çayırlar, yosun tabakaları, yaprak döküntüleri, taş duvarlar, çatı kiremitleri ve hatta otoparklar gibi daha az egzotik yerlerde dahi bolca varlardır.

Bir mikroskoba erişiminiz varsa, yakınınızdaki tardigrade'lerı bulmaya çalışabilirsiniz. Amatör su ayısı avcıları için genel tavsiye küçük bir yosun veya liken yığını toplamak, ardından sığ bir tabağa koyarak bir gece suda bekletmektir. Ardından sudaki yığını alın ve suyunu sıkarak Petri kabına veya benzer şeffaf bir kaba boşaltın. Suyu stereo mikroskopla inceleyebilirsiniz. 15 ila 30 kat büyütmek su ayısını görmek için yeterlidir.

Su Ayısı Muhtemelen İnsandan Uzun Yaşayacak

Su ayısının soyu en az yarım milyar yıl öncesine dayanıyor ve şimdiden en az beş kitlesel yok oluştan sağ çıktı. Aşırı sıcaklıklara, basınca, radyasyona, dehidrasyona ve açlığa gösterdiği dayanıklılığa bakılırsa yaklaşan küresel felaketler onlar için bir mevsim değişikliğinden ibaret.

Bilim adamları da bu sonuca vardılar. 2017'de Scientific Reports'ta yayımlanan bir çalışmada geçmiş kitlesel yok oluş olaylarına bakarak bunları neyin tetiklemiş olabileceğine baktılar. Ardından Dünya'daki tüm yaşamı yok etme risklerini incelediler. Asteroit çarpması, süpernova ve gama ışını patlamaları bu tetikler arasındaydı. Araştırmacılar su ayısı gibi ekdisozoa (ağzı anüsünden önce oluşan canlılar) hayvanlarının varlığının Dünya'daki yaşamın her zaman sürmüş olduğunu gösterdiğini belirttiler. Elbette insanlar bu yaşama asla dahil değildi.