Ölümsüz Denizanası (Turritopsis dohrnii): Gerçekten Ölümsüz mü?

Ölümsüz denizanasına dair gizemini koruyan pek çok konu var. Bunlardan biri yayıldıkları sulara göre farklı sayıda dokunaca sahip olmaları.

Yazar Burcu Kara
ölümsüz denizanası Turritopsis dohrnii

Gılgamış ölümsüzlüğün okyanus tabanında bulunan bir mercanda olduğunu söylemesinden bu yana geçen 4000 yıldan sonra ölümsüzlüğe en yakın şey 1883'te gerçekten de okyanus tabanında bulundu. Bu canlı, potansiyel olarak ölümsüz olduğu söylenen denizanası türü Turritopsis dohrnii'dir. Yaşlanmak yerine gençleştiği tespit edilen ve deniz sularının Benjamin Button'ı olan bu canlı şimdilerde sessizce tüm okyanusları istila ediyor. Ölümsüz denizanası Brad Pitt'in karakterinde olduğu gibi bir yetişkinden bebeğe dönüşüyor. Ancak bir özelliği daha var: Benjamin Button'ın aksine, ölümsüz denizanası bunu defalarca yapabiliyor–ancak sadece acil durumlarda.

Ölümsüz Denizanasının "Ölümsüzlük" Sırrı Ne?

Bugün hala biyolojik olarak ölümsüz kabul edilen sadece tek bir canlı vardır: Denizanası Turritopsis dohrnii. Balık yumurtası ve plankton ile beslenen bu küçük, şeffaf hayvanlar dünyanın dört bir yanındaki okyanuslarda (en çok Karayip ve Akdeniz) yaşıyor ve yaşam döngülerinin daha önceki bir aşamasına geri dönerek ömürlerini uzatabiliyorlar. Bu hayvanlar parlak mideleri ile tanınıyor.

ölümsüz denizanası (Turritopsis dohrnii)
Ölümsüz denizanası Turritopsis dohrnii'nin yaşam döngüsü. (Avustralya Bilim Akademisi). Düzenleme: evrenatlasi.com

Bir denizanası hayata döllenmiş yumurta olarak başlar ve ardından planula adı verilen larva halini alır. Hızlıca yüzmeye başlayan planula yakındaki bir nesneye tutunmak üzere harekete geçer (kaya, okyanus tabanı veya tekne gövdesi gibi). Burada polip haline gelir. Bunlar bir ucunda ağız ve diğer ucunda ayak olan tüp gövdeli canlılardır. Bir süre oldukları yerde kalır ve beslenme tüplerini birbirleriyle paylaşan küçük bir polip kolonisine dönüşürler.

Hangi denizanası türü olduklarına bağlı olarak bu poliplerden (yumuşak mercana benzer) biri "tomurcuk" adı verilen bir çıkıntı oluşturur ve yavaşça koloninin geri kalanından kopar. Bir denizanasının bundan sonraki yaşam döngüsü iki evreden oluşuyor: Ephyra (denizanasının küçük hali) ve medüz (üremeye hazır yetişkin).

Diğer çoğu denizanası için burası döngünün bittiği yerdir. Ancak bir Turritopsis dohrnii iseniz tüm diğer denizanalarını kendinize hayran bırakırsınız. Bu denizanası açlık veya yaralanma gibi çevresel bir stresle karşı karşıya kaldığında yeniden küçük bir doku haline dönüyor ve ardından cinsel olarak olgunlaşmamış ilk polip aşamasına ulaşıyor. Bu durum bir anlamda kelebeğin tırtıla dönüşmesi ya da kurbağanın larvaya dönüşmesi gibidir. Bu polipten kendisinin kopyası yeni denizanaları doğuyor.

Ölümsüz denizanası elbette gerçekten "ölümsüz" değil. Etrafında kendisini avlayan avcılar ve başka ölümcül tehlikeler var. Bununla birlikte, strese tepki olarak yaşamının ilk evrelerine geri dönme yeteneği, teoride kendisine şanslı olduğu sürece yaşamaya devam etme imkanı veriyor. Hayvanın bu benzersiz özelliği 1988'de Alman Christian Sommer tarafından laboratuvar ortamında fark edildi ve koşulların zorluğu nedeniyle henüz okyanustaki doğal ortamında kayda alınmadı.

Ölümsüz Denizanası Nasıl Gençleşiyor?

Tam olarak büyüdüğünde neredeyse bir insan elinin tırnağı kadar olan ölümsüz denizanası (Turritopsis dohrnii) 1883'te Akdeniz'de keşfedildi. Ancak sahip olduğu eşsiz yetenek 1990'lara kadar bilinmiyordu.

Turritopsis, serbestçe yüzen sperm ve yumurtaların bir araya gelmesiyle ürer yani eski moda bir yöntemle. Ve çoğu zaman da eski moda şekilde ölürler. Ancak ölümsüz denizanası açlık, fiziksel hasar veya benzer tehlike durumlarında tüm hücrelerini daha genç hale getirerek kesin ölümden kurtuluyor.

Denizanası önce kendisini damla benzeri bir kiste dönüştürüyor ve bu kist daha sonra polip kolonisi halini alıyor yani denizanası yaşamının ilk günlerine dönmüş oluyor. Tıpkı tavuğun yumurtaya dönmesi gibi.

Denizanasının hücreleri bu süreçte tamamen değişime uğrar. Kas hücreleri sinir hücreleri haline ve hatta sperm ya da yumurta haline gelir. Bu özellik insan kök hücrelerinde de var (transdiferansiyon).

Ortaya çıkan polip kolonisi eşeysiz üreme yoluyla genetik olarak özdeş yüzlerce denizanası meydana getiriyor. Bunlar orijinal yetişkinin birebir kopyalarıdır.

Ancak tüm bu gençleşme işi denizanasının tam olarak bilinçli şekilde kontrol ettiği bir süreç değil. Daha ziyade doğru şartlar sağlandığında meydana geliyor ve ne kadar meydana geleceğine dair sınır yok.

Okyanus Otostopçuları

Bu benzersiz hayatta kalma yaklaşımının ölümsüz denizanası sürülerinin dünya okyanuslarına yayılmasını kolaylaştırdığı düşünülür. 2008'de yapılan bir çalışmada İspanya, İtalya, Japonya, ABD, Panama ve diğer yerlerdeki sularda ölümsüz denizanasının DNA'sına rastlandı.

Bilim adamlarını şaşırtan bir diğer şeyse, DNA örneklerinin dünyanın dört bir yanından gelmesine rağmen hepsinin aynı genleri taşımasıydı.

Bilim adamları, genetik olarak özdeş denizanası sürülerinin sadece okyanus akıntılarıyla bu denli ırak yerlere ulaşabilmesinin imkansız olduğunu söylüyor.

Geliştirilen sıra dışı teoriler arasında ölümsüz denizanalarının kargo gemilerini kullanarak yol alması var. Canlılar geminin balast suyunda seyahat ediyor olabilir–denge sağlamak için gemiye çekilen su. Ayrıca poliplerin de gemi gövdesine yapıştığı düşünülür.

Ölümsüz Denizanalarının Habitata Göre Değişen Dokunaç Sayısı

Ölümsüz denizanasına dair gizemini koruyan pek çok konu var. Bunlardan biri yayıldıkları sulara göre farklı sayıda dokunaca sahip olmaları. Tropikal sularda yaşayan sürüler tipik olarak 8 dokunaç taşırken, ılıman bölgelerde yaşayanlar 24 veya daha fazla sayıda dokunaca sahip.

Bu hayvanlara dair bir başka ilginç nokta okyanusları istila ettiklerinin henüz yeni fark edilmiş olmasıdır.

Ölümsüz Denizanası Kanserle Mücadeleye Katkı Sağlayabilir

Ölümsüz denizanasının yaşadığı ekosistemlerde ne tür etkilere yol açtığı henüz bilinmiyor. Bununla birlikte öğrenilmesi gereken daha önemli bir şey varsa o da denizanasının kendini gençleştirmesini sağlayan mekanizmanın sırrıdır. Zamanın yıpratıcılığına karşı koymasını sağlayan çok etkili hücresel onarım mekanizmaları taşıdığına şüphe yok.

Bununla beraber, bilim adamları ölümsüz denizanasının insanlarda yaşlanmayı geciktirici ilaç üretimini sağlayacağı haberlerini yalanlar. Zira bilim adamlarının bu canlılardan böyle bir beklentisi yok. Ancak beklentinin olduğu noktalardan biri kanserle mücadele. Turritopsis belki daha gelişmiş botoks teknolojisine imkan sağlamayacak ancak bu hayvanın hücrelerinin nasıl kendi genetik programlarını değiştirebildiği hala inceleniyor.

Tıpkı yaşamın ilk evrelerinde olduğu gibi, ölümsüz denizanasının hücreleri bazı genleri devre dışı bırakıp diğerlerini aktive ederek ölümden kaçıyor. Böyle bir imkan insanlardaki kanserli hücrelerin iyileşmesini sağlayabilir.

Hep Genç Kalan Diğer Hayvanlar

Ölümsüz denizanası kadar değil ancak yaşlanmaya karşı koyabilen birçok başka hayvan var. Tüysüz köstebek faresinin ölüm riski yaşlandıkça artmaz. Dünyanın bilinen en eski kolonyal olmayan hayvanı olan Ming (istiridye) strese son derece dayanıklıdır ancak bir grup araştırmacı onu okyanustan çıkarıp kaç yaşında olduğunu öğrenmek istediğinde 500 yıl yaşındaki hayvanı tesadüfen öldürdüler. İnanılmaz derecede yaşlı bristlecone çamlarının hayatlarını gençleri kadar sorunsuz sürdüğü bilinmekte. Amerikan Titrek Kavağı'nın ise en az 80.000 yıl yaşayabildiği bulunmuştur. Geçen uzun yıllara meydana okuyan alışılmadık derecede uzun ömürlü birçok canlı türü var.

İnsanlar sonsuz gençliğin anahtarını bulabilecek mi bilinmez. Zira insanlardaki yaşlanmanın çok sayıda faktör nedeniyle olduğunu biliyoruz ancak birçoğunu hala tam olarak anlayamıyoruz. Belki başka türlerden alınan bu örnekler yaşlanmamıza biraz daha ışık tutabilir.