Bilim Herhangi Bir Şeyi Kanıtlayabilir mi?

Her bilimsel teori bir gün hatalı çıkacaktır ve hatalı çıktığında yeni bir bilimsel araştırma ve keşif çağına kapı açacaktır.

Yazar Burcu Kara
bilimsel kanıt nedir

Bilim herhangi bir şeyi kanıtlayabilir mi? Bilimsel kanıt nedir? En büyük bilimsel teorilerden bazılarını duymuş olabilirsiniz: Evrim teorisi, Büyük Patlama teorisi, yerçekimi teorisi. Ayrıca bilimsel kanıt kavramını ve belirli kanıt parçalarının, bu teorilerin geçerliliğini ortaya koyduğu iddialarını da duymuş olabilirsiniz: Tıpkı fosiller, genetik kalıtım ve DNA'nın evrim teorisini ispatlaması ya da kozmik mikrodalga arka planın, evrenin genişlemesinin, yıldızlar, galaksiler ve ağır elementlerin gelişiminin Büyük Patlama'yı ispatlaması gibi. Düşen nesneler, GPS saatleri, gezegen hareketi ve yıldız ışığı sapmasının ise yerçekimi teorisini ispatladığı söylenir. Her biri tümüyle yalandır.

Bilimsel Kanıt Nedir?

Bu teorilere dair çok güçlü kanıtlar sunulsa da asla ispat olmazlar. Hatta konu bilime gelince herhangi bir şeyi gerçek anlamda ispatlamak imkansızdır.

Gerçek, karmaşık bir konudur. Deneysel bakış açısıyla bakıldığında rehber alabileceğimiz tek şey yalnızca ölçebileceğimiz ve gözlemleyebileceğimiz niceliklerdir. Böyle olduğunda bile, bu nicelikler yalnızca onları gözlemlemek ve ölçümlemek için kullandığımız araç ve gereçler kadar iyilerdir. Bir şeyin mesafesi ve boyutu yalnızca elinizdeki ölçüm çubuğu kadar büyüktür. Bir parlaklık ölçümü sadece fotonları sayma ve niceleme yeteneğiniz kadar doğrudur; zamanın kendisini bile, nasıl geçtiğini ölçmek için kullandığınız saat kadar bilirsiniz. Ölçümler ve gözlemler ne kadar gelişmiş ve iyi olursa olsun, ne kadar "iyi" olduklarının bir sınırı vardır.

Kırmızıya kaymaya neden olan tek şey galaksilerin bizden uzaklaşması değil, ışığın o uzak noktadan gözlerimize kadarki yolculuğunda bizim ve galaksi arasındaki boşluğun ışığın rengini değiştirmesidir.
Kırmızıya kaymaya neden olan tek şey galaksilerin bizden uzaklaşması değil, ışığın o uzak noktadan gözlerimize kadarki yolculuğunda bizim ve galaksi arasındaki boşluğun ışığın rengini değiştirmesidir. Bu bilgi aynı zamanda geçerliliğini test etme yolu olmayan bir varsayımdır. Eğer yanlışsa, buradan çıkarılan tüm sonuçlar hatalı olur.

Ayrıca bilimde her şeyi gözlemleyemez veya ölçemeyiz. Eğer evren, tüm doğal belirsizliğiyle temel kuantum kurallarına tabi olmasaydı her parçacığın her koşuldaki her durumunu sürekli olarak ölçmek mümkün olmazdı. Çünkü bir noktada sonuca ulaşmanız gerekir. İnanılmaz derecede güçlü ve inanılmaz derecede kullanışlı bir gerçektir ancak aynı zamanda inanılmaz derecede sınırlayıcıdır.

Bilimde çeşitli koşullar altında ne olacağını tahmin edebilen bir model geliştirmek için birkaç faktörü anlamamız gerekiyor:

  • Neyi, ne kadar hassaslıkla ölçebildiğimizi.
  • Şimdiye kadar belirli öncül koşullar altında nelerin ölçüldüğünü.
  • Bu olaylarda hangi yasaların geçerli olduğunu, yani belirli nicelikler arasında hangi gözlemlenir ilişkilerin bulunduğunu.
  • Ve şu anda bildiğimiz şeylerin sınırlarının ne olduğu.

Bunları anladığınızda bilimsel bir teori formüle etmenizi sağlayacak doğru bileşenlere sahipsiniz demektir: Yani gerçekleştiğini bildiğiniz şeyi açıklamanın yanı sıra yeni, denenmemiş koşullar altında neler olacağını tahmin etmeye yarayan o çerçeveyi.

Yukarıda bahsedilen evrim teorisi, Büyük Patlama teorisi ve Albert Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi gibi en bilinen en iyi teoriler bu temellerin tümünü kapsıyor. Çeşitli durumlarda ne olacağını tahmin etmeyi ve daha sonra bu tahminleri deneysel olarak test etmeyi sağlayan temel bir nicel çerçeveye sahipler. Bu teorilere dair görüş şimdiye kadar son derece geçerli olduklarını kanıtlamış olmalarıdır. Sundukları tahminlerin matematiksel ifadelerle görülebildiği yerlerde sadece ne olması gerektiğini değil ne kadar olması gerektiğini de tanımlıyorlar. Özellikle bu teorileri test etmek için gerçekleştirilen ölçümler ve gözlemler fevkalade başarılı sonuçlar vermiştir.

Bilimde Bir Şeyi İspatlamak İmkansızdır

Standart Model'de, nötronun elektrik dipol momentinin, gözlemsel sınırlarımızın gösterdiğinden on milyar kat daha büyük olduğu tahmin edilir. Tek açıklaması Standart Model'in ötesinde bir şeyin bu CP simetrisini korumakta olmasıdır. Bilim pek çok şeyi sergileyebilir ancak CP'nin güçlü etkileşimlerle korunduğu asla ispatlanamaz.
Standart Model'de, nötronun elektrik dipol momentinin, gözlemsel sınırlarımızın gösterdiğinden on milyar kat daha büyük olduğu tahmin edilir. Tek açıklaması Standart Model'in ötesinde bir şeyin bu CP simetrisini koruyor olmasıdır. Bilim pek çok şeyi sergileyebilir ancak CP'nin güçlü etkileşimlerle korunduğu asla ispatlanamaz.

Ancak bu denli onay olan ve alternatifler karşısında öne çıkan güçlü teorilerde bile, bilimde bir şeyi ispatlamak kelimenin tam anlamıyla imkansızdır. Bilimde matematiksel kanıtlar dahi %100 kesin değildir çünkü matematiksel kuralların fiziksel sistemde geçerli olduğu %100 kesin değildir.

Bilimdeki süreç de matematiksel kurallara çok benzer. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Tüm bu postülaların, kuralların veya mantıksal adımların aniden evreni tanımlamakta başarısız olmayacağını asla bilemezsiniz. Varsayımların da ne zaman geçersiz hale geleceğini asla bilemezsiniz. A, B ve C durumları için başarıyla uygulanan bilimsel kuralların yeni bir D durumu için başarıyla uygulanamayacağı ve geçersiz olacağı ihtimali vardır.

Geçerli olacağını varsayarak inanırsınız ancak varsayımlar her zaman olumlu sonuç vermez. Doğanın kanunları zamanla değişir veya farklı koşullar altında ya da farklı yönlerde ve yerlerde farklı davranırsa veya üzerinde çalışılan sistemde geçerli olmazsa varsayımlar yanlış demektir. İşte bu yüzden bilimde yapılan her şey, ne kadar iyi test edilirse edilsin, her zaman ön hazırlık niteliğinde kalacaktır.

Tüm bilimler içinde en matematiksel olan teorik fizikte bile, "ispatlar" tamamen sağlam zeminli kabul edilmez. Altta yatan fiziksel teori (veya matematiksel yapı) hakkında yapılan varsayımlar artık geçerli değilse o zaman doğru olmadığı "ispatlanmış" olacaktır. Birisi size bilimsel bir teorinin ispatlandığını söylerse bununla ne demek istediğini sorun. Çünkü kendilerini bu şeyin doğru olduğuna ikna ettikleri anlamına geliyor veya belirli bir fikrin belirli bir aralıkta geçerli olduğuna dair çok güçlü kanıtları var demektir. Ancak bilimdeki hiçbir şey gerçekten ispatlanamaz. Her zaman revizyona tabidir.

Tabii bu durum hiçbir şeyi bilmenin imkansız olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, bilimsel bilgi birçok yönden dünya hakkında elde edilebilen en gerçek bilgidir. Ancak bilimde her kanıtta bir şüphe gölgesi vardır. Bir zamanlar Albert Einstein'ın söylediği gibi:

Bilimsel teorisyen kıskanılmamalıdır. Doğada, ya da daha doğrusu deneyde, çalışmalarının acımasız ve pek dostane olmayan bir yargıcıdır. Bir teoriye asla "Evet" demez. En uygun durumlarda "Belki" ve çoğu durumda basitçe "Hayır" der. Bir deney, bir teoriyle uyuşuyorsa, ikincisi için "Belki" demektir ve uyuşmuyorsa "Hayır" anlamına gelir. Muhtemelen her teori bir gün "Hayır"ı deneyimleyecektir"—çoğu teoriyse, kavrayıştan hemen sonra.

Bilim adamları bu yüzden gerçekte bir şeyleri ispatlamaya çalışmaz; kendilerini ve diğerlerini ikna etmeye çalışır. Bu yüzden kendilerinin en sert eleştirmeni ve en büyük şüphecisi olmaları önerilir. Her bilimsel teori bir gün hatalı çıkacaktır ve hatalı çıktığında yeni bir bilimsel araştırma ve keşif çağına kapı açacaktır. Tüm bilimsel teoriler arasında en iyi kabul edilenler, mümkün olan en uzun süre boyunca, en geniş kapsamda başarılı kalanlardır. Bir bakıma sadece kanıtlanmış olmaktan daha iyidir: İnsanlığın şimdiye kadar kurguladığı fiziksel dünyanın en doğru tanımı olmuştur.