Venezuela ekonomisi nasıl çöktü?

Yazar Burcu Kara
venezuela ekonomisi

Venezuela ekonomisi nasıl çöktü? Venezuela'da Chavez'in yarattığı sosyalist sistem Maduro'nun ülke siyasetini, ekonomisini ve dış politikasını ele geçirmesine izin vermiştir. Maduro otoriterliğini ilerletmek için devletinin zengin kaynaklarını kullandı. Ulusal endüstrilerden elde edilen gelirdeki himaye gücüyle kendi çıkarlarına çalışan bir merkezi grup kurdu ve uluslararası ticareti zorlaştıran kararlar aldı. Maduro'nun ayrıca halkından milyarlarca bolivarı zimmetine geçirdiği ve Venezuela'daki insan haklarını kötüye kullandığı da biliniyor. Bu koşullar Batı hükümetleriyle ilişkileri zora sokarak ABD gibi ülkelerin bölgeye müdahil olmasını sağladı.

Venezuela ekonomisinin çöküşü

Venezuela'daki mevcut durum insanlık tarihinde savaş veya devlet yıkımı dışındaki en büyük ekonomik çöküştür. Ülkenin GSYİH'sı yüzde 50'nin üzerinde azaldı. Bu oran ABD Büyük Buhranı, Yunanistan krizi veya İspanya İç Savaşı sırasında meydana gelen ekonomik çöküşten iki kat yüksektir. Bu çöküşün sonucu olarak ülkede asgari ücret ayda 4 dolar oldu. Yani aylık asgari ücretle günde iki yumurta alınamaz. Günde 700 kaloriyi geçmek zordur. 30 milyon Venezuelalı insan yeterli kalori, protein ve ilaçlara sahip olmadığından durmadan kilo kaybettiler ve bunun yılda ortalama sekiz kilo olduğu biliniyor. Çocuklarda ise yetersiz büyüme söz konusu.

Venezuela'daki ekonomik felaketi açıklayan üç temel unsur var. İlki temel ekonomik haklara saldırıdır. Piyasa ekonomisinde birinin ihtiyacı başka birinin geçim kaynağı demek. Yıllardır insanlar Venezuela'da tuvalet kağıdı kıtlığı olmasıyla alay ediyor. Diğer ülkelerde böyle bir problem tuvalet kağıdını temin edenin yararına olur. Ancak tedarikçilerin mülkiyet hakları yoksa, döviz veya hammaddeye veya tuvalet kağıdı yapmak için ihtiyaç duydukları makineye erişemiyorlarsa ve üretim maliyetini karşılayacak fiyatı belirleyemiyorlarsa ihtiyaç vardır ancak bu ihtiyacı karşılayacak teşvik ve mekanizma yok edilmiş demektir. Venezuela'daki bu pazar mekanizması, ekonomik hakların çiğnenmesi, kitlesel kamulaşma ve muazzam kontrollerle yok edildi.

Birinci neden

venezuela ekonomisi nasıl çöktü

Altı milyon hektar tarım arazisi, süpermarket zincirleri, kahve işleme tesisleri, süt ürünleri işleme tesisleri, çimento endüstrisi, çelik endüstrisi, bankalar, deterjan fabrikaları, lastik fabrikaları, telekomlar vb. ülkede kamulaştırılmıştır. Kamulaştırılmamış olanlarınsa döviz satın alma, ithalat yapma, fiyat belirleme ve bir malı kime satacaklarına karar verme yetenekleri kısıtlandı. Ne kadar üretecekleri devlet tarafından belirlendi. Tüm bunlar Venezuela'da piyasa mekanizmasının yıkımına yol açmıştır.

İkinci neden

Venezuela ekonomisinin çökmesinin ikinci nedeni ciddi döviz sıkıntısıdır. İthalat 2012'den bu yana yüzde 90'ın üzerinde azaldı. Özel sektör ithalatı neredeyse tamamen durdu. Yani ülkede hammadde, ara girdi, yedek parça sıkıntısı bulunuyor ve bu da işçi ihtiyacını düşürüp ekonomik kapasiteyi kısıtlıyor. Ülkede yanlış yönetimin yol açtığı çok ciddi döviz sıkıntısı var.

Ülkedeki petrol üretimi, Maduro'nun 2013'te iktidara geldiği zamandan bu yana yarı yarıya düştü. Hatta Chavez'in 1999'da iktidara geldiği zamanın üçte biri kadardır. Venezuela sıfır jeolojik risk sayesinde hem dünyanın en büyük hem de en kolay erişilebilir petrol rezervine sahip. Ancak hükümet petrol üretimine odaklanmak yerine, petrol şirketlerine hizmet veren şirketleri kamulaştırmaya odaklandı ve bu da üretimin feci şekilde çökmesine neden oldu. Nicolas Maduro yönetiminde hükümet petrol endüstrisinden 20.000 işçiyi kovmuş ve ardından buraları kendi destekçileriyle doldurmuştur. Bu hareket döviz sıkıntısının büyük nedenlerinden biri oldu.

Üçüncü neden

Venezuela'daki ekonomik çöküşü açıklayan üçüncü neden Venezuela'nın 2004 – 2012 arasındaki yüksek petrol fiyatları dönemini tasarruf yaparak değil dönemin kısa vadeli olduğunu düşünüp borçlanarak geçirmiş olmasıdır. Petrol patlamasının tam ortasında kamu borçlarını altıya katladılar. Petrolün fiyatı 100 dolarken sanki varil başına 200 dolarmış gibi harcama yaptılar. Piyasalar Venezuela'nın borcunun ne kadar büyük olduğunu fark edince devlete borç vermeyi bıraktı ve petrol fiyatları birden düştü. Bu durum ülkedeki döviz kıtlığının neden bu kadar büyük olduğunu açıklıyor. Zira Venezuela devletinin çöktüğü artık anlaşılmıştı. Bugün hükümet ülkede güvenliği sağlayamıyor. Caracas dünyanın en tehlikeli başkenti ve elektrik, su, sağlık gibi devletin kendi sorumluluğunda olan sistemler çökmüştür.

Ekonomik gerileme, ABD ile ticari gerilimler ve uluslararası yaptırımlar, Maduro rejiminin ülkeyi daha da yıkıma götürmesine neden oldu. Böyle durumların olası sonuçları daima sivil huzursuzluk, ekonomik çöküş ve nihayetinde "başarısız devlet" olmuştur.

Venezuela ekonomisi nasıl düzelir?

Yeni potansiyel hükümetin önce toplumu temel ekonomik haklarla yeniden güçlendirmesi gerekiyor. Sahip olma hakkı, döviz satın alma hakkı, ithalat hakkı, fiyat belirleme hakkı bunlara dahil. Bu haklar petrol endüstrisini de etkileyecek. Ancak yeni hükümet petrolün tek üreticisi olmak isteyeceğinden ve bunu yapacak parası olmadığından petrol üretim yasasına reform getirmesi şart.

Venezuela ekonomisinin düzelmesi için yapılması gereken ikinci hamle döviz sıkıntısını gidermektir. Uluslararası Para Fonu tarafından yürütülen önemli bir program olan uluslararası mali yardımdan yararlanılması ve geçmişte sorumsuzca biriktirilen kamu borcunun yeniden yapılandırılması tek yol. Son olaraksa devletin temel işlevlerini yerine getirme kapasitesini yeniden kazanması gerekiyor.

Uluslararası mali yardım bir taşla iki kuşu vuracak. Ülkenin daha fazla hammadde, ara girdi ve yedek parça ithal etmesini sağlayarak üretimi başlatacak ve hükümetin, harcamaları para basmadan finanse etmesine olanak tanıyacak. Bu para basma alışkanlığı ülkedeki petrol üretiminin ve fiyatlarının düşmesinin ana nedenleri arasındadır. Doğal olarak vergi gelirlerinde düşüşe de yol açtı. Vergi gelirleri yılda 8 milyar dolardan kriz döneminde 1 milyar dolara geriledi. Bu durum gelirlerin çok hızlı şekilde düştüğünü gösteriyordu ve hükümet, kaybı karşılamak için durmadan para bastı. Bu da hiper enflasyona yol açtı.

Maduro'dan önce Chavez

Venezuela'da petrol endüstrisinin kamulaştırılmasıyla beraber endüstrideki üretim zayıflamaya başlamış ve bu da devletin ekonomik geleceğini belirsizleştirmiştir. Chavez geçmişte Carlos Andres Perez ve Rafael Cadera'nın neo-liberal politikalarını tersine çevirmek için petrol gibi endüstrileri kamu mülkiyeti altına aldı. Chavez'in politikaları sözde servet eşitsizliğini azaltmayı hedefliyordu ancak daha çok ekonomik problemlere neden oldu ve olmaya devam ediyor.

Yanlış yönetime ek olarak Maduro'nun petrol endüstrisindeki yaygın yolsuzlukları ülkedeki ekonomik gerilemenin nedeninin temelde Maduro olduğunu gösterir. Siyasi ve ekonomik işlev bozukluğu tarihte birçok petrol üreticisi ülkeyi etkiledi. Venezuela'daki petrol odaklı ekonomi de ülke genelinde yolsuzluk ve kayırmacılığa ortam sundu. Maduro'nun 2019'da yeniden seçilmesinden bu yana Maduro karşıtı gösterilerde en az 40 kişinin öldürüldüğü ve 850 kişinin hapse atıldığı biliniyor.

Venezuela dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi ve ekonomisi büyük ölçüde petrol zenginliğine bağlı. Bu petrol zenginliği bir zamanlar ülkeyi Latin Amerika'nın en zenginlerinden yaptı ve bu zenginlik dengesiz paylaşılmış olsa da demokrasisinin istikrar kazanmasına yardımcı oldu. Ancak ekonomisi son birkaç yıldır çöküşe doğru gidiyordu. 2019'da Venezuela'nın enflasyon oranları yaklaşık yüzde 10 milyona ulaştı. Bu oran modern tarihin en kötü hiperenflasyon vakalarından biridir. Hükümetin kötü yönetimi ve yolsuzluk ülkedeki ekonomik sıkıntıların ana kaynağı olmuştur.

Maduro'dan önceki devlet başkanı Chavez başarısız bir darbeden sonra 1998'de seçimle iktidara gelmişti. İddialı bir sosyal refah programıyla ülkenin petrol zenginliğini halka dağıtmayı amaçlayan sosyalist bir ideolojiyi benimsedi. Bununla hızla siyasi bir yabancıdan popüler bir şahsiyete dönüştü. Hükümeti ülkenin özel fabrikalarına, madenlerine ve tarlalarına el koydu ve bunları devlet şirketlerine ve kooperatiflere dönüştürdü. Sosyal programlar gıda, barınma ve sağlık hizmetlerini yaygınlaştırdıkça, yükselen petrol fiyatlarıyla birlikte eşitsizlik ve yoksullukta kısa vadeli azalma yaşandı.

Chavez ülke içinde karizmatik bir lider görünümüne bürünmüş olsa da ülke dışında hiç de öyle değildi. 2006'da yeniden seçilmesiyle birlikte sol ideolojiye ve dış ilişkilere gösterdiği abartılı yaklaşımı kutuplaşmayı artırdı. Öne sürdüğü programlar fakir Venezuelalılardan geniş destek alırken ülkenin zengin seçkinlerini ülkeden yabancılaştırdı. Chavez ülkesinin yüzleştiği ekonomik krizde üç şeye güvenmiştir: Kendisi, ordu ve sosyalizm.

Chavez'in seçtiği varis Maduro

Chavez 2013 yılında kanserden ölmeden önce bir varis seçti. Maduro, sol siyasi ideolojinin taraftarları olarak bilinen Chavistalardan geniş destek aldı. Selefi gibi Maduro da elindeki yürütme organının ülke üzerindeki kontrolünü artırdı. Muhalefetin önderliğinde olan yasama meclisini dağıtmak için adımlar attı. Anayasanın yeniden tasarlanmasını ele aldı ve kendi iktidarını sağlamlaştıran, tüm muhalif sesleri şiddet ve sindirme yoluyla bastıran ve ülkeyi otokrasiye götüren değişiklikler yaptı.

Bu hareketleri ülkedeki muhalif siyasilerden ve uluslararası liderlerden gelen kınamalar ve cezalar ile sonuçlandı.

Maduro'ya rakip: Guaido

Maduro 2018 Ocak ayında geniş çapta sahtekarlıkla suçlanan bir seçimden sonra ikinci kez yemin etti. Göreve başladıktan iki hafta sonra muhalefet kontrolündeki Ulusal Meclis'in az tanınan 35 yaşındaki lideri Guaido kendisini geçici devlet başkanı ilan etti. Anayasaya işaret ederek Maduro'nun başkanlığının gayri meşru olduğunu duyurdu. Yeni ulusal seçim sözü verdi.

Duyuru on binlerce destekçiyi sokaklara çıkardı ve Guaido'yu uluslararası sahneye yükseltti. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve birçok Latin Amerika ve Avrupa ülkesi onu meşru devlet başkanı olarak tanıdılar. Maduro, Amerika Birleşik Devletleri ile son diplomatik bağlarını da kesti. O zamandan bu yana geçen aylarda iki taraf halk desteği ve ordunun kontrolü için çekişti.

Maduro hala ülkenin en üst düzey generallerinin desteğine sahip. Bu anlamda Guaido, ordunun Maduro'ya destek vermeyi bırakmasını söylerken durumu hafife almış olabilir. Maduro halka seslenirken Guaido'nun kendisini devirme çabasının Trump yönetimi tarafından tasarlanan bir darbe olduğunu öne sürmüştür. İkili arasındaki güç mücadelesi ülkede sokak çatışmalarına yol açtı.

Guaido ve yabancı müttefikleri 2019'da komşu ülkelerden Venezuela halkına büyük miktarda yardım getirmeye çalışmış ancak Maduro ülkenin desteğe ihtiyacı olmadığını söyleyerek Kolombiya ve Brezilya sınırlarını kapatmış ve halkını kaderine terk etmiştir.

Hükümet, ekonomik krizin tetiklediği insani krizden muzdarip ülkeye Kızıl Haç yardımının girmesine izin vermeyi daha sonradan kabul etmiştir.

Ülkedeki korkunç insani durum

Siyasi çatışmalar devam ederken Venezuelalılar ülkenin modern tarihinde görülmemiş bir insani krizle başa çıkmaya çalışıyor. Bir zamanlar müreffeh olan bir ülkede insanlar artık en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda. Açlık yaygın ve çocuklar yetersiz beslenmeden ölmektedir. Ülkenin halk sağlığı sistemi çöktü ve uzun süreli elektrik kesintileri oldukça yaygın.

Kriz ayrıca ülkenin zorlu koşullarından kaçarak komşu ülkelere sığınan Venezuelalılar arasında çok büyük bir bölgesel göç başlattı. Bu durum komşu ülkelerin kaynaklarını da zora sokmuştur. Birleşmiş Milletler'in göçmenlik dairesine göre 2014 yılından bu yana yaklaşık 3,4 milyon insan Venezuela'yı terk etti ve çoğunluğu Kolombiya, Peru, Şili ve Ekvador'a sığındı. Siyasi çıkmaz devam ettiğinden Venezuela'daki ekonomik durumun düzelmesi yönünde çok az çaba sarf edilmektedir.

Kapak görseli: REUTERS/Carlos Eduardo Ramirez