Palmira: Dünyanın En Köklü Kalıntılarından Birisi

PALMİRA TİYATROSU

Palmira, günümüz Suriye'sinde bulunan antik bir arkeolojik alandır. MÖ 3000 yılında bir zamanda verimli bir doğal vahanın yanına kuruldu ve yerleşim yerinin adı Tadmor'du. Yakın Doğu'nun önde gelen şehirlerinden oldu ve İpek Yolu'nda önemli bir ticaret noktası haline geldi. Palmira'nın mimarisi, Greko-Romen stili ile İran ve Arabistan stilinin birleşimi olmasıyla özeldir ve kalan kalıntılar önemli kültürel ve tarihi öneme sahiptir. Ancak son zamanlarda Suriye'de yaşanan iç savaş nedeniyle binlerce yıllık hazineleri yok edildi.

Palmira: Büyük bir tarih

Bel tapınağı, Palmira.
Bel tapınağı, Palmira.

Irak ve Şam İslam Devleti veya IŞİD, Palmira çevresindeki bölgeyi ele geçirdi ve bölgedeki kalıntıların önemli kısmını tahrip etti. Suriye hükümeti bölgeyi Mart 2016'da yeniden kazandı ve çok sayıda savaştan ve çekişmeden sağ kurtulan antik alan bugün önemli bir tarihi ve kültürel hazine olmaya devam ediyor. Palmira, 1980'de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girdi.

Suriye'nin bugünkü başkenti Şam'ın 160 km kuzeydoğusunda bulunan Palmira hayatına Taş Devri'nde çöldeki bir vahanın yakınına kurulan küçük bir yerleşim yeri olarak başladı. Bölge El-Kubur vadisinden (Arapça nehir yatağı) çıkan pınarlar tarafından beslenen verimli toprak ve hurma ağaçları ile çevriliydi. Kaynaklar ve zengin toprak, Palmira'yı çiftçilik ve hayvancılık için ideal hale getirdi.

Palmira adının, "hurma ağacı" kelimesiyle ilişkili olan orijinal Arapça Tadmor isminin Latince biçimi olduğuna inanılıyor. Bir Mezopotamya yerleşimi olarak kurulan Palmira MÖ 2000 yılından itibaren Aramiler tarafından kontrol edildi ve milattan önce ilk 1000 yılda bölgeye Araplar geldi.

İlginç bir şekilde Araplar şehrin mevcut nüfusu karşısında asimile olmuştur ve Palmira İmparatorluğu'nun yerel lehçesini konuştukları düşünülüyor. Palmira'da önemli bir Yahudi nüfusu da vardı.

Roma Palmira'yı fetheder

Yunan kökenli Palmira İmparatorluğu'nun kraliçesi Zenobia'nın Palmira'ya son bakışı, ressam Herbert Schmalz.
Yunan kökenli Palmira İmparatorluğu'nun kraliçesi Zenobia'nın Palmira'ya son bakışı, ressam Herbert Schmalz.

MÖ 64'te Roma İmparatorluğu Suriye'yi ve dolayısıyla Palmira'yı fethetti. Bununla birlikte, şehir büyük ölçüde özerk kaldı ve Roma ile önemli bir ticaret ortağı haline geldi. Ancak MS 14'te Palmira, Roma İmparatoru Tiberius tarafından fethedildi ve bu nedenle tamamen Roma egemenliği altına girdi. Egemenlik yaklaşık iki yüzyıl sürdü ve bu dönemde Pers savaşları yaşandı.

Persler ilk kez MS 2. yüzyılda Palmira üzerinde kontrol kurdular. Bu kontrol mücadelesi sırasında MS 273'te Roma imparatoru Aurelian Palmira'nın ilk şehrini yıktı ancak şehri daha sonra yeniden inşa etti. Sonraki 400 yıl boyunca Palmira Romalıların (tekrar) ve Bizans İmparatorluğu'nun egemenliği altına girdi ve Bizans burayı Hıristiyan şehrine çevirdi.

600'lü yılların başından itibaren şehir çeşitli Arap halifeleri tarafından yönetildi. İpek Yolu'nun üzerindeki büyük şehir Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan önemli bir ticaret noktası oldu ta ki şehir 1400'lerin başında Timurlu savaş ağaları tarafından yıkılana kadar. Timurlular diğer bölgelerin yanı sıra bugün İran, Irak ve Suriye olarak bilinen bölgelerin çoğunu kontrol eden Türk-Moğol kökenli bir kabileydi.

Palmira yeniden inşa edildi ancak eski ihtişamıyla değil. Daha küçük bir köy haline geldi ve 1932 yılına kadar işgal altında kaldı. Fransız egemenliğine giren Suriye'de bölgede arkeolojik çalışmalar yapılabilmesi için halk yakınlardaki Tadmor'a taşındı.

Palmira kalıntıları

Palmira'nın ilk yerleşimi El-Kubur vadisinin kuzey tarafındaki Efka pınarı civarında kuruldu ve burası, bölgenin önemli kalıntılarının çoğunun bulunduğu yerdir. Bunlar arasında Mezopotamya ilahı Bel'e (Baal) ibadet etmek için inşa edilen Bel Tapınağı ve Büyük Kemeraltı yani şehrin ana caddesi bulunur. Alanda ayrıca diğer tapınak, konut ve Roma tarzı bir tiyatronun kalıntıları da vardır.

Bulgular arasında antik kentin "Şam Kapısı" olduğu düşünülen kalıntılara rastlanmıştır. Bu kapı surlu şehre giriş sağlar ve Suriye'nin başkentine doğru bakar. Bunun yanı sıra senato toplantı evi ve saray binası olduğuna inanılan bir girişin kalıntıları var.

Palmira alanında tespit edilen önemli kalıntılar şunları içeriyor:

  • Diocletianus Hamamları'nın kalıntıları: Bu havuzlara giden giriş büyük Mısır granit sütunlarından oluşur.
  • Küçük bir toplantı veya kutlama salonu olan Agora'nın Triclinium'u: Bir kısmı hala ayakta olan duvarlarında Yunan dekor çizimler bulunur.
  • İlk olarak MÖ 2. yüzyılda inşa edilen Baalshamin Tapınağı'nın bir kısmı.
  • Tonoz mahzeni olan Mezar Tapınağı'nın kalıntıları.
  • Mısır granit sütunlarıyla çevrili bir sahne veya platform olan Tetrapylon: 1960'larda Suriye hükümeti tarafından restorasyon projesinin parçası olarak kısmen yeniden inşa edildi.
  • Diocletianus dönemine uzanan sur duvarların bölümleri.

Palmira, tarihi boyunca birden fazla imparatorluğun ve kültürün kontrolü altına girdiğinden, mimarisi Yunan, Roma, Arami ve Arap tarzlarının unsurlarını içerir ve arkeologlar ve tarihçiler için insanlık adına önemli bir alan olmuştur.

IŞİD'den sonra Palmira

2011'de başlayan Suriye İç Savaşı sırasında sözde İslam Devleti veya IŞİD, Palmira'yı çevreleyen bölgenin kontrolünü ele geçirdi ve onu halifeliğin yani İslami yönetim altında bir devletin parçası ilan etti.

2015 yılındaki medya raporları MS 1. yüzyılda inşa edilen ve aynı adı taşıyan bir tapınağın girişi olan Al Lat Aslanı dahil IŞİD militanlarının Palmira'daki birkaç önemli heykeli tahrip ettiğini ortaya koydu. Birkaç ay sonra yapının dış duvarları ve giriş kemerinin ayakta olduğu ancak Bel Tapınağı'nın iç odasının ve Baalshamin Tapınağı'nın kalıntılarının tahrip edildiği görüldü.

IŞİD, birden fazla mezarın kalıntılarını yok etmiş, Tetrapylon'un bazı kısımlarını ve şehrin antik tiyatrosunu da yıkmıştı. Suriye hükümeti Mart 2017'deki Rus hava saldırısının da yardımıyla Palmira'yı geri aldı ve sahaya ulaşan gözlemciler neyse ki verilen hasarın öngörülenden az olduğunu anladılar. Restorasyon çalışmaları çoktan başladı ve Lat Aslanı gibi önemli antikalar şimdiden onarıldı.

Ancak IŞİD işgalinin zayiatı sadece Palmira'nın hazineleri olmadı.

Palmira'nın babası olarak bilinen ve bölgenin bekçisi sayılan ünlü Suriyeli tarihçi Halid Esad bir aydan fazla bir süre boyunca IŞİD militanları tarafından sorgulandıktan ve ana hazinelerin nerede olduğunu söylemeyi reddettikten sonra başı kesilerek vücudu şehrin ana meydanındaki bir direğe asıldı.