Bizans İmparatorluğu: Kuruluşu, Yükselişi ve Çöküş Hikayesi

Bir zamanlar güçlü olan Bizans devletinin ekonomisi 1261'de VIII. Mihail ile başlayarak Paleologos hanedanının yönetiminde ciddi yaralar aldı ve bir daha eski itibarına asla kavuşamadı.

Yazar Burcu Kara
bizans imparatorluğu

Bizans İmparatorluğu, kökenleri Roma imparatoru I. Konstantin'in MS 330'da Byzantium denilen antik Yunan kolonisinin bulunduğu yere "Yeni Roma" adını verdiği zamana uzanan geniş ve güçlü bir uygarlıktı. Roma İmparatorluğu'nun batı yarısı MS 476'da parçalanıp düşse de doğu yarısı 1000 yıl daha hayatta kalacaktı. Bu süreçte zengin bir sanat, edebiyat ve öğrenme geleneği üretti ve Batı için Avrupa ile Asya arasındaki askeri duvar oldu. Bizans İmparatorluğu, XI. Konstantinos döneminde Osmanlı ordusunun Konstantinopolis'e saldırmasının ardından 1453'te yıkıldı. Bizans İmparatorluğu kültürel anlamda bir Romalıdan çok Yunandı.

Bizans

bizans imparatorluğu

"Byzantine" terimi, Byzas adlı bir adam tarafından kurulan eski bir Yunan kolonisi olan Byzantium'dan geliyor. Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında bulunan bu Byzantium bölgesi Avrupa ile Asya arasında bir geçiş ve ticaret noktası olmak için ideal bir konumdaydı.

MS 330 yılında Roma İmparatoru I. Konstantin (Büyük Konstantin) Bizans'ı "Yeni Roma"nın kurulacağı yer olarak belirledi ve inşa ettirdiği başkente kendi adını taşıyan Konstantinopolis ismini verdi. Konstantin bundan beş yıl önce İznik Konseyi'nde, hala şüpheli yaklaşılan ve Yahudi mezhebi olarak görülen Hıristiyanlığı Roma'nın resmi dini olarak belirlemişti.

Konstantinopolis ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun vatandaşları böylece Romalılar ve Hıristiyanlar olarak güçlü bir ayrıma sahip oldular ancak çoğu Latince değil Yunanca konuştu.

Biliyor musunuz? Bizans İmparatorluğu'nun en sıra dışı yönlerinden biri uzun ömürlülüğüdür: Antik çağlardan modern çağın başlangıcına kadar Çin'in batısında olup ayakta kalan tek organize devletti.

Konstantin birleşik bir Roma İmparatorluğu'na hükmetmesine rağmen, bu birlik 337'deki ölümünden sonra zayıflığını kanıtladı. 364'te İmparator I. Valentinianus ülkeyi yeniden batı ve doğu bölgelerine böldü ve kardeşi Valens'i imparatorluğun doğusuna ve kendisini batısına yerleştirdi.

İki bölgenin kaderi, sonraki birkaç yüzyıl içinde büyük ölçüde değişti. Batıda, Vizigotlar gibi Cermen işgalcilerin saldırılarıyla mücadele eden imparatorluk, İtalya Roma kontrolündeki tek bölge olana kadar parça parça yıkıldı. 476'da barbar İtalya Kralı Odoacer, son Roma imparatoru Romulus Augustus'u devirdi ve Roma artık yıkılmıştı.

Bizans İmparatorluğu yükselir

Roma İmparatorluğu'nun yeni doğu parçası coğrafi konumu sayesinde dış saldırılara karşı kısmen daha dayanıklıydı. Konstantinopolis boğazda bulunduğundan böyle bir başkentin savunmasını aşmak son derece zordu; ek olarak imparatorluğun Avrupa ile sınırı da oldukça küçüktü.

Bizans İmparatorluğu, Roma'dan daha güçlü bir idari merkeze, iç siyasi istikrara ve erken ortaçağ döneminin diğer devletlerine kıyasla büyük bir servete sahip oldu. Doğu Roma imparatorları ekonomik kaynaklar üzerinde daha fazla kontrol uyguladılar ve işgalle mücadele ederken insan gücü toplamayı daha etkili şekilde başardılar.

Doğu Roma İmparatorluğu

MS 555'te I. Justinianus'un yönetiminde Bizans İmparatorluğu haritası.
MS 555'te I. Justinianus'un yönetiminde Bizans İmparatorluğu haritası.

Bizans İmparatorluğu veya Bizans olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu Tüm bu avantajların bir sonucu olarak Roma'nın düşüşünden sonra yüzyıllar boyu ayakta kaldı. (Bizans ismi ilk kez Rönesans bilginleri tarafından Latince konuşulan, klasik dönem Pagan Roma'yı, Yunanca konuşulan orta çağ Hıristiyan Roma'sından ayırmak için kullanıldı. Doğu Akdeniz'deki Yunanca konuşan birçok halk 21. yüzyılın başına dek kendilerine Romalı demeye devam etmiştir.).

Bizans, Roma hukuku ve Roma siyasi kurumları tarafından yönetilmesine ve resmi dili Latince olmasına rağmen, Yunanca da yaygın olarak konuşuluyordu ve öğrenciler Yunan tarihi, edebiyatı ve kültürü hakkında eğitimler aldı.

Din açısından bakıldığında Kalkedon Konseyi 451'de Hıristiyan dünyasının ayrı patrikliklere bölünmesini kararlaştırmıştı ve buralar Roma (patriğin daha sonra kendisine papa diyeceği yer), İskenderiye, Antakya ve Kudüs olarak seçilmişti.

İslam imparatorluğu 7. yüzyılda İskenderiye, Antakya ve Kudüs'ü ele geçirince Bizans imparatoru doğu Hıristiyanlarının ruhani lideri olarak kala kaldı.

I. Justinianus

527'de iktidara gelen ve 565'teki ölümüne kadar hüküm süren I. Justinianus, Bizans İmparatorluğu'nun ilk büyük hükümdarıdır. Jüstinyen'in orduları Kuzey Afrika dahil eski Batı Roma İmparatorluğu topraklarının bir bölümünü fethetti ve böylece Akdeniz'i çevreleyen toprakların çoğu yeniden imparatorluğun oldu.

Muhteşem kubbeli "Kutsal Bilgelik" kilisesi yani Ayasofya dahil imparatorluğun birçok büyük anıtı Jüstinyen döneminde inşa edilmiştir. Jüstinyen ayrıca, yüzyıllarca sürecek ve modern devlet kavramını şekillendirmeye yardımcı olacak bir Bizans hukuk yasası oluşturarak Roma hukukunu yeniden düzenledi ve yasallaştırdı.

Justinianus'un ölümü zamanında Bizans İmparatorluğu Avrupa'nın en büyük ve en güçlü devletiydi. Ancak sonrasında gelen savaşlarla tahakkuk eden borçlar, imparatorluğu ciddi mali sıkıntılar içinde bıraktı ve halefleri, imparatorluğu ayakta tutmak için Bizans vatandaşlarına ağır vergiler yüklemek zorunda kaldı.

Buna ek olarak imparatorluk ordusu çok zayıftı ve Justinianus yönetiminde fethedilmiş bölgeleri korumak için boşa mücadele edildi. 7. ve 8. yüzyıllarda, Pers İmparatorluğu'ndan ve Slavlardan gelen saldırılar, iç siyasi istikrarsızlık ve ekonomik gerileme ile birleşince imparatorluk tehdit altına girdi. Ancak 622'de Mekke'de daha da ciddi bir tehdit ortaya çıktı: Muhammed peygamberin duyurduğu İslam hızla yayılmıştı ve Müslüman orduları 634'te Suriye'ye hücum ederek Bizans İmparatorluğu'na ilk saldırıyı yaptılar.

Bu yüzyılın sonunda İslam ordusu Suriye, Kutsal Topraklar (İsrail, Filistin), Mısır ve Kuzey Afrika'yı Bizans'tan aldı.

İkonoklazm

730'da III. Leon ile başlayarak 8. ve 9. yüzyılın başlarında Bizans imparatorları ikonların yani dini imgelerin kutsallığını reddetmeye ve onlara ibadet edilmesini veya saygı gösterilmesini yasaklayan bir harekete öncülük ettiler.

İkonoklazm olarak bilinen ve kelimenin tam anlamıyla "imgelerin ezilmesi" demek olan bu hareket çeşitli yöneticilerin zamanında güçlendi veya azaldı ve İmparator III. Mihail yönetiminde Kilise konseyinin dini imgelerin sergilenmesi lehine karar verdiği 843 yılına kadar asla kesin olarak sona ermedi.

Bizans Sanatı

10. yüzyılın sonları ve 11. yüzyılın başlarında III. Mihail'in halefi Basil tarafından kurulan Makedon hanedanlığının yönetimi altında Bizans İmparatorluğu altın çağını yaşadı.

Artık daha az bölgeye yayılmış olmasına rağmen Bizans şimdi Justinian'a göre ticarette daha fazla kontrole, daha fazla servete ve daha fazla uluslararası prestije sahipti. İmparatorluk odaklı güçlü hükümet Bizans sanatını destekledi ve özellikle mozaiklere önem verdi.

Hükümdarlar ayrıca kiliseleri, sarayları ve diğer kültürel kurumları restore etmeye ve antik Yunan tarihi ve edebiyatı üzerine yapılan çalışmaları teşvik etmeye başladı.

Yunanca devletin resmi dili haline geldi ve Yunanistan'ın kuzeydoğusundaki Athos Dağı'nda yoğun bir manastır kültürü gelişmeye başladı. Rahipler günlük yaşamda öne çıkarıldı ve yetimhane, okul ve hastane gibi kurumların idareleri onlara verildi. Bizans misyonerleri Orta ve Doğu Balkanlar'daki Slav halklarına (Bulgaristan ve Sırbistan dahil) ve Rusya'ya Hıristiyanlığı kabul ettirdi.

Haçlı seferleri

11. yüzyılı sonunda Avrupalı ​​Hristiyanlar tarafından Yakın Doğu'daki Müslümanlara karşı başlatılan ve 1095'ten 1291'e kadar süren savaşlar dizisi olan Haçlı Seferleri organize edildi.

Türkistan'daki (Orta Asya'nın asıl adı) Selçuk Türklerinin Konstantinopolis'e saldırmasıyla İmparator I. Aleksios yardım için Batı'ya döndü ve Papa II. Urban, Fransa'nın Clermont kentinde "kutsal savaş" ilan ederek Birinci Haçlı Seferi'ni başlattı.

Fransa, Almanya ve İtalya orduları Bizans'a akın ederken, Aleksios liderlerine seslendi ve kendisine sadakat yemini etmeye zorlayarak Türklerden alınan toprakların imparatorluğa iade edilmesini garantilemek istedi. Batı ve Bizans güçleri, Küçük Asya'daki İznik'i Türklerden geri alınca Aleksios ve ordusu Haçlıları ihanetle suçlayarak bölgeden geri çekildi.

Sonraki Haçlı Seferleri'nde Bizans ile Batı arasındaki düşmanlık artmaya devam etti ve 1204'teki Dördüncü Haçlı Seferi Konstantinopolis'in fethi ve yağmalanmasıyla sonuçlanacaktı: 1203'te, Venedikli ve Fransız haçlılar Alexios Angelos ile bir anlaşma yaptılar. Buna göre III. Aleksios Angelos'un sürgün edilen babasının yerine geçen amcasını tahttan indirecek ve karşılığında Angelos haçlılara sonsuz zenginlik sunacaktı. Başarılı olundu ve Angelos başa getirildi ancak şehir nüfusu buna açık düşmanlıkla yaklaşmıştı dahası parasızlık işleri zorlaştırıyordu. Halk isyan etti ve III. Aleksios Angelos sürgün edilerek öldürüldü.

Ödeme alamayan Haçlı ordusu öfkesini Konstantinopolis'e çevirdi, şehri ateşe vererek sayısız antik ve orta çağ eserin yok olmasına neden oldu. Popülasyonun 3'te 1'i evsiz kaldı. Haçlılar ardından şehirde bir Latin İmparatorluğu kurdu ve korkunç bir yönetimin ardından 1261'de son buldu.

Bu süreçte Konstantinopolis'ten birçok kişi İznik'e kaçmıştı. İznik, şehirden kovulan Bizans hükümetinin bulunduğu yerdi ve burada toplanan hükümet başkenti yeniden ele geçirecek Latin yönetimini devirecekti.

Konstantinopolis'in düşüşü

Bir zamanlar güçlü olan Bizans devletinin ekonomisi 1261'de VIII. Mihail ile başlayarak Paleologos hanedanının yönetiminde ciddi yaralar aldı ve bir daha eski itibarına asla kavuşamadı.

1369'da İmparator V. John büyüyen Türk tehdidiyle yüzleşmek için Batı'dan yardım istedi ancak olumsuz dönüş aldı. İmparatorluğu iflasa giderken ülkeden kaçtı ve Venedik'te bir borçlu olarak tutuklandı. Dört yıl sonra tıpkı Sırp prensleri ve Bulgaristan hükümdarı gibi güçlü Türklerin tebaası altına girdi.

Bizans bir vasal devlet olarak Türk sultana haraç ödedi ve ona askeri destek sağladı. John'un halefleri döneminde imparatorluk ara sıra Osmanlı baskısından rahatlama şansı buldu ancak II. Murad'ın 1421'de padişah olarak yükselişi ile Bizans'ın sonu yaklaştı.

Murad, Bizanslılara verilen tüm imtiyazları kaldırdı ve Konstantinopolis'i kuşattı. Halefi II. Mehmet'in önünü açan Murad onun şehre son saldırıyı başlatmasını sağladı: 2 Nisan günü surlara varan ve 6 Nisan'da ilk saldırıyı gerçekleştiren Mehmet, 29 Mayıs 1453'te Konstantinopolis'i ele geçirdi ve Ayasofya'yı şehrin ilk önde gelen camisine dönüştürdü.

Konstantinopolis'in düşüşü, Bizans İmparatorluğu için görkemli bir dönemin sonu oldu. İmparator XI. Konstantinos o gün savaşta öldü ve Bizans İmparatorluğu'nun çöküşüyle Osmanlı İmparatorluğu'nun uzun saltanatı başladı.

Bizans İmparatorluğu'nun etkileri

1453'teki son Osmanlı fethine giden yüzyıllarda edebiyat, sanat, mimari, hukuk ve teoloji dahil Bizans İmparatorluğu'nun kültürü imparatorluk sarsılırken bile gelişmeye devam etti.

İtalyan Rönesansı akademisyenleri Yunan pagan ve Hıristiyan yazılarının tercümesinde Bizanslı bilginlerden yardım aldı ve Bizans kültürü Batı entelektüel geleneği üzerinde büyük etki yarattı. Bu süreç, bu alimlerin çoğunun Konstantinopolis'ten İtalya'ya kaçtığı 1453'ten sonra da devam etmiştir.

Bizans kültürü ve uygarlığı Bizans'ın yıkılışından çok sonra Rusya, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan gibi Doğu Ortodoks dinini uygulayan ülkeler üzerinde etkili olmaya devam etti.