Bir sözlükteki kelimelere kim karar veriyor?

sözlük
(Sanatçı: Kristy Patterson)

Bir sözlüğü açar ve bir kelime seçersiniz. Sonra merak edersiniz bu tanımı kim yazdı? Çoğu sözlük aynı adımlarla hazırlanır ve Table Alphabeticall (1604) ve Merriam-Webster (1831) gibi ilk sözlükler çoğu zaman tek bir kişi tarafından yazıldı. Sözlük fikrinin tarihi antik zamanlara uzansa da ilk modern örnekleri bunlardı. 1604'ten sonraki yüzyıllarda çok daha fazla sözlük hazırlandı ve bu sözlüklere neyin dahil edilmesi veya hariç tutulması gerektiğini bireysel yazarlar seçtiler. Bu insanlara sözlük bilimci (leksikograf) deniyor – sözcükleri tanımlayan biri.

Sözcüğün veritabanına eklenmesi

İlk sözlüklerin hepsi yazarları öldükten sonra yok oldu ancak 19. yüzyıldan başlayarak Merriam-Webster gibileri hala güncel tutuluyor. Bir zamana dek sözcük tanımlamaları hayli kişisel kaldı. 1736'dan bir İngilizce sözlükte "karı" tanımı için "Kanuna göre iradesi kocasının iradesine tabi olan evli kadın; bu yüzden bir kadının iradesi olmadığı söylenir" denir. Bugünse basitçe "evlilikteki kadın eş" deniyor.

İnsanların birçoğu sözlüğün dili belirlediğini varsayıyor. Ancak sözlükler aslında insanların halihazırda kullandığı sözcüklerle dolu bir kesittir. Yani sözlüğü günlük insanlar meydana getirir.

Bu süreç, işi yeni sözcükler toplamak ve tanımlamak olan sözlük bilimciler tarafından yürütülüyor. Bu insanlar kitap, dergi, ticari gazete, web site ve bugün buna ek olarak Twitter, herkese açık Facebook gönderileri ve blogları okuyor. Bebek bezi kutularını, içecek şişelerini, çeşni paketlerini, metrodaki reklamları kısacası üzerinde baskı olan her şeyi okuyorlar.

Sözlükte eksik olan ve her türlü yazı ve konuşma türünden gelebilecek yeni sözcükleri arıyorlar. Çünkü dil birbirine bağlı büyük bir nehir gibi görünür ancak aslında binlerce küçük moleküle sahiptir.

Birisi yeni bir sözcük bulduğunda yavaş yavaş kişiden kişiye yayılır ve ardından büyük bir gazete makalesinde yer alır. Sözlük bilimci onu bulur, bağlamını not eder ve alıntıyı veritabanına girer. Bu alıntı üç şey içerir: Sözcük, bağlamda kullanılmış bir örneği ve bibliyografik kaynağı (dergi, gazete vb.). Çoğu sözlük yapımcısı milyonlarca alıntıya sahiptir ve bu alıntıların bağlamı sözlükteki kelimelerin tanımını oluşturmayı sağlar.

Veritabanından sözlüğe geçiş

Dolayısıyla sözlükteki bir kelimenin ne anlama geldiğini gerçekten belirleyen kişiler aslında onu toplayan ve kaydeden değil onu kullanan halk oluyor. Sözlük yapımcıları, bir kelimenin uzun süreli, anlamlı ve yaygın kullanımı olduğunu keşfettiğinde onu veritabanından alarak gerçek sözlüğe taşıyor.

Sözlük bilim işi internet ile çok değişti. Basılı sözlükler söz konusu olduğunda sözlük bilimciler tanımlarını kısa tutma konusunda gayret göstermek zorunda olur. Çünkü çok uzun ve pahalı sözlükleri kimse satın almaz. Ancak artık tüm sözlükler çevrimiçi ortamda ve hatta yalnızca çevrimiçi sözlükler bile var. Bu nedenle tanımlar olması gerektiği kadar uzun olabiliyor.

Biliyor muydunuz? Türk Dili Kurumu Türkçeyi incelemek ve Türkçenin gelişmesi için çalışmak amacıyla Atatürk tarafından 1932'de kuruldu.

Çevrimiçi sözlükler ayrıca sözlük bilimcilerin insanların hangi kelimeleri aradığını öğrenmesini de sağlıyor. Çoğu sözlük bilimci bir süre önceye kadar insanların yalnızca en zor sözcüklerle ilgilendiğini düşünüyordu. Ancak en yaygın aramalar kolay karıştırılan sözcükler veya kafa karıştırıcı kullanımı olan geniş anlamlı sözcükler olmuştur.

Sözcük bilimcilerin dikkati çektiği noktalardan biri de bugün pek çok yeni sözcüğün aslında internette eğlence amaçlı ortaya çıkması ve ardından beğenilerek benimsenmesidir. Ancak sözlükçülüğü, sözlük şirketlerinin en yeni kelimeleri eklemek için mücadele ettiği bir "silahlanma yarışı" olarak düşünmeyin. Sektör son 20 yılda epey çöktü. Yani artık büyüyen bir endüstri değildir. Bu yüzden çoğu ülkede bir avuç leksikograf vardır ve herkes birbirini tanır.