Hayvanların Sıra Dışı Duyu Yetenekleri

Örneğin yunusların koku alma yolları varken koku alma sinirleri yok. Burunları evrimleşerek tepedeki hava deliğine dönüştü ve koku alma yolu öylece kaldı.

hayvanlar nasıl koklar
Dişli balinaların koku duyusu yoktur.

Yengeç, kelebek, yılan ve ahtapot gibi hayvanlar dünyayı alışılmadık şekillerde algılar. İnsan bir şeyi koklamak istediğinde burun deliğine hava çeker ve burun boşluğundaki kemoreseptörlere iletir. Ancak ahtapot, kelebek, balina veya yunus gibi birçok hayvanın bizimki gibi bir burnu yok. Bunun yerine etraflarındaki dünyayı farklı ve bazen tuhaf yollarla algılıyorlar. Örneğin yunusların koku alma yolları varken koku alma sinirleri yok. Burunları evrimleşerek tepedeki hava deliğine dönüştü ve koku alma yolu öylece kaldı. Ne de olsa su altındayken burundan koklamak zordur. Daha ziyade suyu tadıyorlar.

Yengeç

yengeç
Havayı içeri çekmek yerine antenleri sallayın.

Bir yengece yakından bakarsanız buruna benzer bir şey göremezsiniz. Ancak bu durum koku alma duyuları olmadığı anlamına gelmiyor. Koku almak çoğu hayvan için gerçekten önemli ve yengeçler ayrı değil. İnsanlar sinüsleriyle (burun açıklığı) kokluyor ve yengeçler de aslında aynı şeyi yapıyor ancak bunu tüyle kaplı antenle yapıyorlar.

Bu tüyler hayvanın ağzına veya gözüne yakın antenlerde bulunuyor. Yengeç koklamak istediğinde bu antenleri sallar. Bunu hem suda hem karada yapabilir. Antenlerini aşağıya sallaması tüyleri açarak su ve koku moleküllerinin araya dolmasını sağlar. Sonra antenlerini yavaşça yukarıya hareket ettirir ve tüyleri kapatır. Koku tüydeki kemosensör hücrelere hapsolur ve yengeç böylece koklamış olur.

Yılan

yılan
Artık kullanılmayan burun delikleri.

Yılanların hala burun delikleri olmasına rağmen bunu artık koklamak için kullanmıyorlar. Bu hayvanlar dilleriyle koku alıyor ve buruna kıyasla çok daha fazla duyusal bilgi toplamasını sağlıyor.

Yılanın dili sürekli olarak ağzının dışında hareket eder çünkü yengeç gibi koku moleküllerini yakalamaya çalışır. Dil içeri çekildiğinde ağzın çatısındaki iki çukura yerleşir, yılan böylece havadaki koku moleküllerini vomeronazal veya Jacobson organı denilen duyu merkezine aktarır.

Sinek ve kelebek

sinek kelebek
Ayakları daldırın.

Ayaklarımızın nasıl koktuğu düşünüldüğünde dünyayı ayağımızla algılamamız tuhaf olurdu. Ancak ayaklarınızın her gün güzel çiçek ve olgunlaşmış meyveler arasında gezindiğini düşünün.

Sinekler hem labellumda (böceklerde dudak) hem de tarsilerinde (ayaklarında) kemosensör tüylere sahip. Yani sinek yiyeceğe konduğunda bunu sadece dinlenmek için değil, yemeği tatmak için de yapıyor. Ayakları güzel tat alırsa o zaman ağzındaki parçayı dışarı çıkarıyor.

Kelebekler de dünyayı ayaklarıyla tadıyor, ancak bunu farklı bir nedenle yapıyorlar. Dişiler yumurtalarını bitkilerin alt kısımlarına bırakır, böylece tırtıllar yumurtadan çıktığında bir şeyler yiyebilir. Anne kelebek bitkiyi ayağıyla koklayarak zehirli olup olmadığına bakar.

Uzuvlarıyla tat alabilen sadece böcekler değil. Ahtapotların sekiz bacağında 1.800 kadar vantuz var ve her biri kimyasal reseptörlerle dolu.

Balık

balık
Baştan sona dil olmak.

Hiçbir hayvan etrafındaki dünyayı sarı boğakafalı yayın balığı (Ictalurus natalis) kadar tuhaf ve eksiksiz şekilde tadacak donanıma sahip değildir. Bu hayvanın tüm vücudu uzun, yapışkan bir dil gibidir.

Bu balıkta baştan kuyruğa uzanan 175.000'den fazla tat tomurcuğu var ve en yüksek oranda ağzın yakınındaki bıyıklarda bulunuyorlar. Kıyaslarsak, insan dilinde genellikle 2.000 ila 8.000 arasında tat tomurcuğu vardır.

Yengeçler gibi bu yayın balığı da görüşün zayıf olduğu koşullarda yaşıyor ve yediklerinin çoğunu çamurda buluyor. Bu aşırı tat alma duyarlılığı balıkların özellikle geceleri canlı av yakalamasına yardımcı olur.