İnsanlığın sağ kurtulduğu felaketler

İnsanlığın sağ kurtulduğu felaketler
Kara Ölüm'ü anlatan "Ölümün Zaferi". Pieter Bruegel, 1562.

Nüfusumuzda bazı ciddi düşüşlere yol açmış olsalar da, tarih insanlığın hayatta kalmayı başardığı birçok felaketle dolu. Bu felaketler neredeyse zorunlu olarak tarihimizin parçası oldular. Bugün yaşayan birçok canlı türü gibi bizler de felaketlerle başa çıkma deneyimine sahibiz. İnsanlığın büyük deprem, yanardağı patlaması veya salgınlardan sağ kurtulmasının nedeni çevremize olağanüstü biçimde uyum sağlama yeteneğimizdir.

Toba patlaması

İnsanlık tarihinin en büyük patlaması.

Volkanologlar, süper volkanların Dünya'ya ciddi tehdit oluşturduğu konusunda hemfikirler ve bazılarının insanlığı daha önce yok olmanın eşiğine getirdiği kabul edilir. Yaklaşık 74.000 yıl önce günümüz Endonezya'sındaki Toba Dağı süper volkanı patladı, havaya tonlarca toz püskürttü ve Endonezya, Hindistan ve Hint Okyanusu'nu 15 cm derinliğinde döküntüyle kapladı.

İnsanlık tarihinin en büyük patlaması olduğuna inanılan bu patlama Volkan Patlama İndeksi'nde 8'dedir ve dünya geneline yayılan şok dalgaları göndermiştir. Kül atmosfere dağıldı, güneş ışığını engelledi, dünya çapında sıcaklıkları 3 ila 5 santigrat düşürdü, bitki ve hayvan yaşamını derinden sarstı ve antik insanları açlığa sürükledi. Toba Faciası'na dair araştırmalar bu ani iklim değişikliğinden sonra yalnızca 3.000 ila 10.000 insanın hayatta kaldığını öne sürer. Sonuç ne olursa olsun insanlık Toba Patlaması'na direnmeyi başardı.

Buzul çağı

Gezegen yaşanılmaz hale geldi.

Aktif süper volkanlar ve oluşturdukları küllerin yanı sıra, buzul çağlarının da Dünya'yı uzun süreli soğuğa sürüklediği ve canlı türlerini tehdit ettiği biliniyor. Güneş'in yaydığı enerji ve Dünya'nın yörüngesindeki değişikliklerden doğan bu uzun dönemler milyonlarca yıl olmasa da binlerce yıl boyunca devam eden aşırı soğuklara ve buzul büyümesine yol açıyor. Şu anda buzul çağları arasındaki sıcak bir dönemde yaşıyor olsak da insanlar her zaman bu denli şanslı olmadı. Dünya 20.000 ila 10.000 yıl kadar önce buzul çağındaydı.

Bu buzul çağında Kuzey Amerika ve Avrasya buz tabakaları ile kaplandı, buzullar Kuzey ve Güney yarım küre boyunca dağları içine aldı ve küresel ortalama sıcaklık yaklaşık 8 derece oldu. Buzla kaplı büyük alanlar sonucu gezegen sert ve yaşanılmaz hale geldi. Bu yüzden mastodonlar ve kılıç dişli kediler dahil birçok büyük tür sıcaklık düştükçe yok oldu ancak insan her şeye rağmen bu iklim koşullarına yine uyum sağladı.

Hıyarcıklı veba

kara ölüm
En az 200 milyon can aldı.

Buz Çağı'ndaki büyük ısı düşüşünü izleyen binlerce yılda insanlığın birbirine bağlılığı arttı ve hastalıklar pandemilere dönüştü. Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu hıyarcıklı vebanın, tüm salgınlar arasında en ölümcülü olduğu kabul edilir. İlk olarak MS 541'de ortaya çıktı ve antik yazar Prokopius'un Gizli Tarih metninde yazdığı gibi "tüm insanlığı yok etmeye yaklaştı". Hastalık Avrasya ve Afrika'yı kasıp kavurdu ve bir yılda 50 milyon insanı katletti.

1347'de aynı veba bir kez daha insanlığı mahvetmek üzere ortaya çıktı.
Belirtiler arasında halsizlik, deliryum, ishal, kabarcıklar, kanlı öksürük ve titreme vardı ve uyluk ve koltuk altlarında ortaya çıkan siyah şişkinlikler veya hıyarcıklar ölümün yakın olduğunun kesin işaretleriydi. Giovanni Boccaccio'nun 1300'lerde Decameron metinlerinde yazdığı gibi, bu hastalığa karşı sunulan tüm tavsiyeler yararsızdı. Kara Ölüm, Avrasya ve Afrika'da 200 milyon can aldı. Günümüzde antibiyotiklerdeki ilerlemeler modern dünyanın böyle bir felaketi tekrar yaşamasını engelliyor.

Çiçek hastalığı ve diğer Eski Dünya hastalıkları

Kızılderililerin yaklaşık yüzde 80 ila 95'ini öldürdü.

Kara Ölüm'den yaklaşık bir yüzyıl sonra, küreselleşme başka bir yıkıcı enfeksiyon dalgasını tetikledi. Avrupalılar 1492'den başlayarak Amerika'ya geldiler ve oradaki toplumlara daha önce hiç maruz kalmadıkları ciddi hastalık getirdiler. Hastalıklar arasında çiçek hastalığı, kızamık, kolera ve tifüs vardı ve etkileri hemen görüldü: 100 ila 150 yıl içinde Kızılderililerin yaklaşık yüzde 80 ila 95'i bu hastalıklardan öldü.

İspanyol tarihçi Bartolomé de las Casas 1561'deki bir metninde "Onlara çok fazla hastalık, ölüm ve sefalet geldi," dedi, "sonsuz sayıda baba, anne ve çocuk ne yazık ki öldü." Bazı araştırmalara göre, Eski Dünya hastalıklarından öylesine çok kişi o kadar ani biçimde öldü ki gezegenin atmosferik CO2'si ve genel sıcaklığı düşmüş ve Küçük Buzul Çağı denilen soğuk iklim dönemini ağırlaştırmıştır. Bu daha incelikli buzul çağı yaklaşık 1300 gibi erken bir tarihte ve 1850 gibi geç bir tarihte Kuzey Amerika ve Kuzey Avrasya'yı etkiledi. Ancak insanlık bir kez daha hayatta kaldı.

Tambora patlaması

Tambora Yanardağı krateri.
Tambora Yanardağı krateri. (Görsel: Jialiang Gao/Wikimedia Commons/CC BY-SA 3.0)

Küçük Buzul Çağı sonlanmaya başlarken ikinci bir süper volkanik patlama Dünya'ya volkanik kışı getirdi. Nisan 1815'te Endonezya'daki Sumbawa Adası'ndaki Tambora Yanardağı patladı, atmosfere ve çevredeki araziye duman, volkanik kül, aerosol ve pomza fışkırttı. Patlama, anında adadaki 10.000 sakini öldürdü. Sonuçları bir kez daha dünya genelini etkiledi.

Duman ve kül atmosfere yayılarak güneş ışığını engelledi ve küresel sıcaklıkları 3 derece kadar düşürdü. Patlamadan sonraki bir yıl boyunca Kuzey Amerika ve Avrasya tutarsız iklim koşulları, inanılmaz soğuklar, don ve sel yaşadı. O denli şiddetliydi ki 1816 yılı "yazsız bir yıl" olarak bilindi. Açlık ve hastalık nedeniyle dünya çapında 100.000 ila 200.000 kadar insan öldü. Tambora süper volkanı bugün de aktiftir ve şu ana dek görece sakin seyrediyor.


Kaynakça ve ek bilgiler:

  • https://www.researchgate.net/publication/279723381_Volcanic_winter_in_the_Garden_of_Eden_The_Toba_supereruption_and_the_late_Pleistocene_human_population_crash
  • https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0277379118307261
  • Kapak görseli: "Ölümün Zaferi", Pieter Bruegel, 1562.