Kurt adam: Tarihi kökeni, söylenceler ve duruşmalar

Lykaon kurt adama dönüştürülür
Lykaon'un, Jüpiter'in (Zeus) elinde kurt adama dönüşmesi.

Bu dünyada veya öbür dünyada hayvanlar tarafından yenme fikri antik zamanlardan beri insanları korkuttu ve kurt adamlar bunlardan biriydi. Kurt adam efsanelerinin Orta Çağ'daki ilk yansımaları aslında isteği dışında canavara dönüşen ve çaresizce insan formuna dönme arayışında olan iyi huylu karakterlerdi. Ancak Salem cadı mahkemelerinden yaklaşık 200 yıl önce Avrupa'da başta erkekler ve bazı kadınlar kurt adama dönüşmek, çocukları hedef almak ve yemekten yargılandı.

Kurt adamın kökeni ve tarihi

İnsanın kurda dönüşmesi kavramı binlerce yıl öncesine dayanıyor. MÖ 2100'de Mezopotamya'da Gılgamış Destanı'ndaki bir kahraman, önceki sevgilisini kurt adama dönüştürdüğünü öğrendiği aşkını terk eder. Yunan mitolojisinde Arkadya Kralı Lykaon, Zeus'u gizlice insan kalıntılarıyla beslemeye çalışarak her şeye kadirliğini sınar ve cezası kurt adama dönüştürülmek olur. (Lycaon adı, kurt adama dönüşmek ve de kurt adam olma yanılsaması için kullanılan lycanthropy -likantropi- teriminin kökü ve birkaç yüzyıldır tanınan bir psikiyatrik durum)

Kurt adamlar ilk İskandinav folklorunda da yer alır: Völsunga Destanı'nda insanı on gün boyunca kurda çeviren bir kurt postu keşfetmiş baba ve oğulun öyküsü anlatılır. Baba-oğul postları kuşanıp kurda dönüşerek ormanda katliam yaparlar. Babanın oğluna saldırması ve ölümcül bir yaraya neden olmasıyla öfkeleri sona erer. Oğul hayatta kalır çünkü bir kuzgun babaya iyileştirici güçleri olan yaprak verir.

Ancak 1400'lerde Avrupa'nın bazı bölgelerini kasıp kavuran cadı mahkemeleri aynı dönemde kurt adama dönüşen insan iddialarını doğurdu. İsviçre'nin Valais bölgesinde cadılar mahsul kıtlığı, topallık, körlük, kısırlık ve iktidarsızlıktan ve de kurt adama dönüşmek ve sığırlara zarar vermekten sorumlu tutuldular. Bazı hesaplara göre 1428'den itibaren Valais'te birkaç yüz erkek ve kadın genelde boyunlarında barut çuvalıyla kazıkta yakıldı. Sahip oldukları araziler ise otomatik olarak kralın oradaki vasalına geçiyordu ve belki de suçlamaları teşvik eden buydu.

15., 16. ve 17. yüzyıllara gelindiğinde Avrupa'nın bazı bölgelerindeki dini ve siyasi çatışmalar ve zorlu koşullara karşı günah keçisi bulmak için batıl inançlar kullanıldı. Kurt adam mahkemeleri bunlardan biriydi. Sanıkların çoğu dilenciler ve birgenler ya da bölgeye yeni göç etmiş kişilerdi. Birçoğu kurt adam olduğunu ve iğrenç suçlar işlediğini itiraf etti, ancak işkence gördükten sonra.

Tarihçiler bazılarının sanrıları olan kimseler olduğunu veya neyi itiraf ettiğini bilecek kadar zeki olmadığından şüphelenir. Yine pedofili veya seri katil gibilerinin seçildiği de düşünülür.

Kurt adamlığın cezası bazen iddia edilen suçlar kadar ürkütücü oldu: 1589'da Almanya'da cellatlar suçlanan kurt adam Peter Stumpp'ı araba tekerleğine bağladı, derisini sıcak kertepenle çıkardı ve başını kesip vücudunu kazıkta yaktılar. Stump'ın kurt leşine iliştirilmiş başı Şeytan'la anlaşma yapanlara uyarı olarak sergilendi.

Avrupa'da kurt Adam mahkemeleri

Tahmini 1500'lerde Almanya'da resmedilen, engizisyon tarafından başı kesilen kurt adam ve yakılan cadılar.
Tahmini 1500'lerde Almanya'da resmedilen, engizisyon tarafından başı kesilen kurt adam ve yakılan cadılar. (Görsel: Fototeca Gilardi/)

Kurt adam kovuşturmaları zamanla İsviçre Alpler'inden, köylülerin ve hayvanların gerçek kurtlar için kolay av olduğu Burgonya'daki Franche-Comté yoğun ormanlık alanına yayıldı. Avrupa'nın diğer yerlerinde olduğu gibi burada da siyasi ve dini karışıklıklar gerilimi artırmıştı. Hristiyanlık, pagan geleneklerine üstün gelmekte zorlanıyordu ve hayali suçlamalar yeterli zemini sunmuyordu.

1521'de Papa, yeni kurt adamlık davalarına başkanlık etmesi için kendi müfettişlerini atadı. İki çoban olan Pierre Burgot ve Michel Verdun yiyecek karşılığında Şeytan'la anlaşma yaptıklarını itiraf ettiler: Siyahlı bir adamla buluşup ondan kurt adama dönüşme merhemi aldıklarını, gece yarısı cadı toplantılarına katıldıklarını ve çocukları avlayıp yediklerini söylediler. Her ikisi de suçlu bulundu ve kazıkta yakıldı, itiraf etmeyi reddeden üçüncü kişi de buna dahildi. Bir kurt adamı öldürmenin yolunun yakmak olduğu düşünülüyordu.

Daha sonraki kurt adam mahkemeleri genel olarak benzerdi: Siyahlı adamlar, sihirli merhem, sanığı kurda dönüştüren kemerler, gece geç saatlerde cadı törenlerine katılmak ve kana susamış öfkeler beslemek. Sözde görgü tanıkları büyük, parlayan gözler ve uzun, sivri dişler ve insanüstü hızla koşan hayvanlar gördüklerini söylediler.

Kilisenin otoritesine karşı çıkan Fransa, Dole'deki laik Parlamento kısa sürede kurt adam kovuşturmalarını devraldı ancak işler daha kötüye gitti: Yayımlanan bir Parlamento Fermanı'yla vatandaşların sopa, balta, kargı ve arkebüz gibi silahlarla bir araya gelmeleri ve kurt adamları gördükleri yerde vurup öldürmeleri söylendi.

Yalnız Tanrı dönüştürür ve Şeytan'sa yanılsama yaratır

1573'te Doğu Fransız kasabası St. Claude'daki devriyeler ormanda yoksul yaşayan bir göçmen olan Gilles Garnier'in izini sürdü ve onu Dole yakınlarındaki çocukları sakatlamakla suçladılar. Adama "Dole Kurt Adamı" denildi. İşkenceden sonra Garnier, dört çocuğu öldürdüğünü ve cesetlerini Cuma günü ailesine yedirdiğini itiraf etti. Kilise Cuma günleri et yemeye karşı olduğundan kutsala çifte saygısızlıktı. Garnier'in, kayıp çocukların yaşadığı alandan 60 kilometre uzağa varması olası değildi ancak kazıkta yakıldı.

St. Claude'un baş yargıcı olan Henri Boguet, büyük bir cadı ve kurt adam grubunun toplumu terörize ettiğine inanmış halde birçok tutuklama ve kovuşturma emri verdi. Farklı suçlamaları birbiri yerine kullanıyordu. Kurt adamlar dahil çeşitli iblis türleri üzerine incelemeler bile yazdı ve sırf 1598'de 17 ölüm cezası verdi.

Ancak Kilise'ye göre yalnız Tanrı insanları dönüştürebilir ve Şeytan yalnızca yanılsamalar yaratabilirdi. Bu yüzden yasal görüşlerini kiliseye uygun kılmak zorundaydı. Boguet, itirafçı kurt adamların mahkeme salonunda dört ayak üzerinde hırladığını ve zıpladığını gördüğünü söyledi. Bu yüzden onların açıkça Şeytan'ın büyüsü altında olduklarını ve dolayısıyla idamı hak ettiklerine karar verdi.

Mahkemeler bazen kurt adam duruşmaları için doktorları ifadeye çağırdı. Yaygın tıbbi görüşlerden biri, itirafçı kurt adamların mani ve sanrılı bir depresyon türü olan melankoli olduğuydu. Bazı doktorlarsa işi Şeytan'a bağladı; Şeytan'ın vücut mizacını değiştirerek bu tür rahatsızlıklara yol açabileceğini söylediler. Doktorların çoğu da fikre katıldı; ne de olsa çürütmesi imkansızdı.

Kurt adamlığın olası nedenleri

Kurt adamlar elbette gerçek değildi. Günümüz tıp uzmanları sözde kurt adamlığın nedeninin ışığa duyarlılık, kızıl dişler ve psikoza neden olan porfiri hastalığı olabileceğini öne sürer. Aşırı saç büyümesi ile kendini gösteren kalıtsal hipertrikoz hastalığına da işaret edilir. Likantropi yani kendini kurt adam sanmak halüsinojenik ot, mantar veya halk yapımı karışımların tüketilmesiyle ortaya çıkmış olabilir.

Kurt adamlık gözden düşer

Kurt adam mahkemeleri 17. yüzyılda Almanya, Hollanda ve Doğu Avrupa'da özellikle izole kırsal alanlarda yer yer devam etti. Ancak eğitimli insanlar ve seçkinler yavaş yavaş Şeytan'a veya hayvana dönüşmeye inanmayı bıraktılar. 1692'de İsveç'in Livonia kentinde yaşayan 80 yaşındaki Thiess adlı adam, kurt adam olduğunu, iyi hasat için yılda üç kez Cehenneme'e girerek cadılar ve şeytanlarla savaştığını söyledi ancak mahkemede alay konusu oldu. Yine de sonraları halk büyüsü yapmaktan suçlandı, kırbaç cezasına çarptırıldı ve ömür boyu sürgün edildi.

Avrupa'daki kurt adam tehditi sanayileşme ve nüfus artışı nedeniyle yavaş yavaş ortadan kalktı. O zamanki kurt adam olma yanılsamaları sonraları başka psikoz biçimlerine dönüşmüştür.

Kaç kişi kurt adam olmaktan yargılanıp hüküm giydi bilinmiyor ancak tahminlere göre tüm Avrupa'da birkaç yüz kurt adam yargılaması yapıldı. Bir kaynakta yalnızca 1520 ile 1630 arasında Fransa'da 30.000 kişinin kurt adam olmaktan idam edildiği yazar. Ancak araştırmalar, bir kurt adam savcısından gelen bu kaynağın tüm idam edilmiş insanları ifade ettiğini gösterdi. Çünkü Pierre de Lancre isimli savcıya göre Fransa'nın Labourd bölgesindeki tüm aileler zaten kurt adamlık yapıyordu.