Rahibe Teresa: Köktendinci misyoner hemşirenin öyküsü

Rahibe Teresa

Mütevazi bir kökene sahip olan Rahibe Teresa yoksullar için okullar, ağır hastalar için bakımevleri, cüzzamlılar için koloniler ve 4.000'den fazla rahibe üyesi olan bir misyoner grubu kurmasıyla bilindi. Ancak birçok din insanı gibi Rahibe Teresa da alçak gönüllü görüntüsüne sığınan biriydi. İnşa ettiği hayırseverlik kurumunun arkasına şüpheli kararlar, ilişkiler ve güdüler gizledi. Bağışlarla yılda yaklaşık 30 milyon dolar alırken aslında bu nakitin çok azını bakımevlerine harcadı. Kanıtlar paraların Vatikan'a ve misyonerliğe gönderildiğini gösterecekti. Muhtaçların hastanede gerçek tıbbi tedavi almasını engellerken kendisi ve rahibeleri hastalandığında en iyi hastanelerde yatıyordu. 1976'da Ebola salgınını keşfeden Peter Piot, salgının Rahibe Teresa ve hemşirelerinin hijyensiz kliniklerinde başladığını söyleyecekti. Hayırsever Misyonerler oluşumu çocuk ticareti için suçlandı.

Rahibe Teresa kimdi?

rahibe teresa

Bir bakkalın kızı olan Agnes Gonca Boyacı veya Anjezë Gonxhe Bojaxhiu 1910'da Osmanlı'nın Kosova Vilayeti'ndeki Üsküp kentinde Arnavut bir ailede doğdu. 12 yaşında Tanrı ile önemli bir manevi bağlantı hissetmeye başladığını söyledi ve 18 yaşında Hindistan'da bir İrlandalı Katolik tarikatı Loretto Rahibeleri'ne katıldı. Burada kendisine misyonerlerin koruyucu azizi Teresa'nın adı verildi. 1931'den başlayarak 17 yıl Kalküta'da din okulunda öğretmenlik yaptıktan sonra 1948'de ilahi bir mesaj aldığını söyleyerek kentteki yoksullarla doğrudan ilgilenmeye başladı ve yoksul çocuklara açık hava okulu açtı.

1950'de amacının hasta ve ölmekte olan kişilere bakmak olduğunu söylediği Hayırsever Misyonerler cemaatini kurdu ve Papa'dan onay aldıktan sonra resmi uluslararası dini bir aileye dönüştü. Körler ve yaşlılar gibi dezavantajlılara hizmet ettiğini iddia eden cemaat kısa sürede tüm dünyaya yayıldı ve merkezler açtı. 12 takipçiyle başlayan Hayırsever Misyonerler cemaati misyoner yetimhaneleri, okulları, evsiz barınakları, sağlık klinikleri ve hasta ve ölenler için evleri kapsayan 5.600 üye ve yüz binlerce gönüllüye ulaşmıştı. 1979 Nobel Barış Ödülü dahil Rahibe Teresa'ya yaşamı boyunca ödüller verildi ve 1989'da geçirdiği kalp krizinden sonra tarikat başkanı görevini bıraktı. 5 Eylül 1997'de öldü.

Cehennem meleği

Rahibe Teresa öldüğünde Hayırsever Misyonerler 90 ülkeye yayılmış 4.000'den fazla rahibeye ulaşmıştı. Katolik Kilisesi'nde o denli saygındı ki ölümünden yalnızca iki yıl sonra azizleştirilmesi önerildi. 2016 yılında Papa I. Francis tarafından resmen azize yani kutsal ilan edildi. Ancak Kilise ona hayran olsa da Rahibe Teresa eleştirilerden uzak değildi: Kanada'da yapılan akademik bir araştırmada Rahibe Teresa'nın korkutucu hasta bakım uygulamaları, şüpheli siyasi temasları ve aldığı muazzam miktarda para ortaya çıkarıldı. Ölmekte olan insanları istekleri olmadan vaftiz eden bir köktendinciydi.

Rahibe Teresa'ya dair en öne çıkan gerçeklerden bazıları 1994 tarihli Hell's Angel belgeseliyle geldi. Rahibe Teresa'nın evlerinden birinde eski bir çalışan olan Aroup Chatterjee'den önemli miktarda fon alan belgeselde Chatterjee evleri Nazi toplama kampına benzetti ve hasta bakımıyla ilgilenen misyonerlerin hijyenden yoksunluğunu dünyaya duyurdu. Teresa'nın bakımevlerinden bir gönüllüye göre Rahibe Teresa suyu kaynatarak sterilize etmemek ve aynı iğneleri körelene dek üst üste kullanmak dahil korkunç uygulamalara başvuruyordu. İğneleri yıkamak için kullanılan suyun neden en azından sterilize edilmediği sorulduğunda ise "Bunun anlamı yok" yanıtını veriyordu. Peter Piot, 1976 Ebola salgınının Rahibe Teresa'nın eliyle başladığını söyleyecekti.

Rahibe Teresa'nın yoksul ve ölümcül hasta olanlara bakma arzusu onlara yardım etme isteğinden değil dışarıya şefkatli görünme hedefine dayanıyordu. Bu iddialar Teresa'nın bakımevlerinden bir başka gönüllü olan Hemley Gonzalez'in benzer raporlarıyla desteklenir. Gönüllülerin incelenmediği, eğitilmediği veya tıbbi deneyime sahip olmalarının gerekmediğini görmüş ve kliniklerde tıbbi olarak eğitilmiş doktor veya hemşire bulunmadığını fark etmişti. Rahibelerin iğneleri musluk suyunda yıkadıktan sonra üst üste kullandığına tanık oldu. Rahibeler idrar ve dışkıyla kaplı giysileri gümüş çatal bıçaklarla yan yana yıkıyordu.

Hastaların buzlu suyla banyo yaptırıldığını gördüğünde su ısıtıcısı takılmasını önermesi gibi genel koşulları iyileştirecek değişiklikler teklif ediyordu ancak rahibeler her seferinde İsa'nın istediği yol budur diyerek reddediyordu. Koşulları tümüyle iyileştirecek fazlaca finansman bile vardı. Rahibe Teresa bağışlarla yılda yaklaşık 30 milyon dolar alıyordu ancak bu nakitin çok azı bakımevlerine harcanıyordu. Emrindeki kıdemli bir rahibe bankadaki büyük miktarda paraya rağmen emrindeki rahibelerin iğneleri yeniden kullandığını bildirdi. Hell's Angel'ın sunucusu Christopher Hitchens Rahibe Teresa'nın amacının yoksullara yardım etmek değil onları sonsuz bir sefillik kaynağı olarak kullanarak kendi köktendinci Roma Katolik inancını yaymak olduğunu söyledi.

Rahibe Teresa'nın kültü insan acısını durdurmak değil onu kutsallaştırmaktı. Bu yüzden hastalarına acıyı dindirmek yerine acıda dindarlık olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyordu. Bulaşıcı hastalık taşıyan hastalar normal hastalarla bir arada bulunuyor ve ölüme yakın olanlar "cennete bilet" sözüyle vaftiz ediliyordu.

Muhabir Donald MacIntyre, Rahibe Teresa'nın Mirası başlıklı bir araştırmada Rahibe Teresa'nın evlerinden birine gizlice girdi. İçeride insanların hayvanlar gibi bağlandığına tanık olduğunu, bileği karyolaya bağlı biçimde ileri geri sallanan bir çocuk gördüğünü, yatağına bağlı olduğu için gönüllünün üzerine işeyen bir çocuğa gülen gönüllüleri duyduğunu söyledi. Beslenme sırasında ağaca bağlanan yaşlı rahatsız bir kadın ve giysilerle bağlanmış bebekler gördüğünü açıkladı. Rapora göre gönüllüler Rahibe Teresa söylencesiyle fazlasıyla uyuşmuştu ve çocuklara yapılan bu tür muamelenin insanlık dışı ve aşağılayıcı olduğunu göremeyecek kadar sarhoşlardı.

Şüpheli yakınlıklar

Rahibe Teresa sunduğu tıbbi bakımın sağlığına yönelik eleştirilerin yanı sıra, çeşitli şüpheli kişilere yakınlığıyla bilinir. Katolik Kilisesi için maskot görevi gören Teresa, sağcı Katolik milislerin Lübnan'daki Sabra ve Şatila mülteci kamplarında insanları topluca katlettiği yerler dahil tüm dünyayı dolaştı. Ronald Reagan dört Amerikalı rahibenin ve San Salvador Katolik Başpiskoposu'nun öldürüldüğü bir zamanda kalabalıklar önünde Rahibe Teresa'ya özgürlük madalyası verdi. Teresa acımasız bir iş adamı ve zorba olmasıyla bilinen medya sahibi Robert Maxwell ile çalıştı.

Yine 80'lerin en büyük mali skandalına karışan başka bir iş adamı Charles Keating ile arkadaştı. Tüm bu şüpheli insanlardan paralar aldı ve emrine yapılan bağışların çalıntı parayla yapıldığına dair kanıtlara rağmen hiçbirini iade etmedi. Etiyopya'daki açlık için bağış toplamasına rağmen parayı Etiyopya'ya göndermedi. Dolandırıcılık ve cinsel tacizden dava açılan bir başpiskoposla yakın ilişkiler kurdu.

Kutsal ilan edilmesi

Rahibe Teresa

Azize yapılışı bile skandaldı. Bir kişinin aziz veya azize olabilmesi için Papa'nın onayladığı iki mucizeyi gerçekleştirmiş olması gerekir. İlk mucize Rahibe Teresa'ya dua ederek kanserden kurtulduğunu iddia eden Monica Besra'ydı. Besra'nın tümörü muhtemelen tüberkülozdan kaynaklı iyi huylu bir kistti. Kocası bile karısını Teresa'nın değil doktorların iyileştirdiğini söyleyecekti ancak daha sonra sözünü geri çekti.

Kilisenin kayda aldığı ikinci mucize 2008'de Brezilya'da bir adamın karısının Rahibe Teresa'ya dua ederek beyin enfeksiyonunu iyileştirdiğini söylemesi oldu. Katolik kilisesi mucizeyi onayladı ve 2016'da Rahibe Teresa'yı resmen azize ilan etti. Bu mucizelerin rüşvet karşılığı ortaya çıkarıldığı gün gibi ortadadır.

Rahibe Teresa'nın başta Hindistan'daki çocukları Katolik yaptığı misyoner okulları, yetimhaneler ve bakımevleri fedakar davranışlar değil maske olarak kullanılan gösterilerdi. Misyonunun bir amacı fakir ülkelerin Batı dünyasına karşı tutumunu yumuşatmak, zengin ve güçlü ülkelerin temsilini iyileştirmekti. Kiliseyi son birkaç yüzyılda hiç olmadığı kadar iyi gösterdi. Kanser hastalarına ağrı kesici bile vermeyen Rahibe Teresa'nın karanlık tarafı zarar ve yıkım getiren kötü biri olması, imajını ve kamusal kişiliğini fakir ülkelerdeki yoksul bedenlerden inşa etmiş olmasıydı. Evlerinde 30.000 kişiye yakın insanın öldüğü tahmin ediliyor.


Referanslar:

  • https://www.independent.co.uk/voices/mother-teresa-wasn-t-a-saintly-person-she-was-a-shrewd-operator-with-unpalatable-views-who-knew-how-to-build-up-a-brand-a7224846.html
  • https://www.npr.org/2018/07/17/629681931/late-mother-teresas-order-investigated-for-child-trafficking-in-india