Tunguska Olayı: Patlamanın Özellikleri ve Yaşananlar

Tunguska olayı, 30 Haziran 1908 tarihinde saat 7:14'te artı veya eksi bir dakika içinde 5-10 km yükseklikte meydana geldiği tahmin edilen, yaklaşık 2.000 km kareyi dümdüz eden ve Rusya'nın orta Sibirya bölgesinde, Podkamennaya Tunguska Nehri yakınlarında 100 km kareden fazla çam ormanını kömürleştiren devasa patlamadır.

Tunguska olayı

Haziran 1908 günü sabah saatinde Rusya'nın Sibirya kentindeki Podkamennaya Tunguska ırmağı yakınında devasa bir patlama meydana geldi. Patlamanın gücü yaklaşık 80 milyon ağacı devirdi ve 2.100 kilometrekare alanı kül etti. Patlamanın gerçek nedeni uzun yıllar boyu tam olarak bilinemedi. Neyse ki Sibirya'da olayın gerçekleştiği bölüm inanılmaz düzeyde seyrek nüfusluydu. Bu yüzden şans eseri sadece üç kişi öldü. Peki Tunguska olayı nasıl yaşandı?

Tunguska Patlaması ile Yaşananlar

Sanatçının 1908 Tunguska olayını yorumlaması.
Sanatçının 1908 Tunguska olayını yorumlaması.

Olayın görgü tanıkları da benzer biçimde çok azdı ancak anlatıları genel olarak benzerdi. Birçoğu olaydan hemen önce gökyüzünde hareket eden güneş kadar parlak mavimsi bir ışık sütunu gördüğünü belirttiler. Olay meydana geldiğinde güçlü bir parlama ve topçu ateşine benzer bir ses duyulduğunu aktaranlar oldu. Patlamaya yakın olanlar camları kıran ve yüzlerce kilometre ötedeki binalara zarar veren bir şok dalgasıyla yere yığıldılar. Patlamadan yaklaşık 65 kilometre ötedeki bir görgü tanığı olayı sonraki yıllarda bir Rus meteoroloğuna anlattı.

Anlatısında gökyüzünün önce iki renge bölündüğünü ve sonra ufuktaki ormanda yüksek ve geniş bir ateşin belirdiğini söyledi. Sıcaklık o denli yükselmişti ki gömleğini yırtmak istemişti. Ardından gökyüzünün aniden kapandığını ve güçlü bir sesin kendisini birkaç metre öteye fırlattığını açıkladı. Başı yerdeyken yeraltındaki kayaların parçalandığını duymuştu. Sonrasında gelen güçlü sıcak rüzgar ekinlerine zarar vermiş ve önceki şok dalgası birçok penceresini kırmıştı.

Patlama çok daha ötelerde hissedildi ancak etkilenen en yakın kişiler çadırlarında uyuyan birkaç çoban oldu. Patlamaya 30 km kadar yakında yaşlı bir çoban yerden 12 metre yükselerek ağaca çarptı ve kolunda açık kırık oluştu. Yarası ölümüne neden olmuştu. Yüzlerce geyik de patlamayla öldü. 500 km kadar uzaktaki Kirensk kasabasında olanlar silah sesine benzer 8 "sağır edici patlama" duyduklarını rapor etti.

Patlamayla düzleşen ağaçlar.
Patlamayla düzleşen ağaçlar.

Gerçekten de patlamadan kaynaklanan sarsıntılar Avrasya'daki sismik istasyonlar tarafından kaydedildi ve patlamadan kaynaklanan hava dalgaları Almanya, Danimarka, Hırvatistan, Birleşik Krallık ve hatta Amerika'da tespit edildi. Bazı yerlerde şok dalgası Richter ölçeğine göre 5.0 büyüklüğünde depreme eşdeğerdi. Patlama 1.000 km etki alanına sahipti ancak Londra gibi 5.300 km kadar uzaktaki barometrelerde tespit edildi.

Tunguska bölgesi üzerinde oluşan yüksek irtifalı yoğun bulutlar ufkun ötesinden gelen güneş ışığını etrafa yansıttı. Patlamadan sonraki günlerde Asya ve Avrupa'da gece gökyüzü bazen gündüz kadar parlak kaldı. Sibirya yerlileri için yaşananlar tanrı Ogdi'nin öfkesiydi. Olay tuhaf olduğu kadar tamamen uzakta Sibirya'da olmasıyla araştırması zordu. Ayrıca o sırada Rusya'nın istikrarsız siyasi durumu daha fazla bilimsel araştırma yapılmasını engelledi. Sadece üç ölü ve birkaç görgü tanığıyla daha fazla irdelenmedi.

Çarpma Krateri Yoktu

Tunguska olayında tam olarak ne olduğunu anlamak için yapılmış ilk ciddi girişimler 19 yıl sonra başladı. Bölgeye keşif ekipleri gönderildi ve içlerinden eski devrimci asker ve şimdi profesör minerolog Leonard Kulik patlama noktasını keşfeden kişi oldu. Ancak ekipler patlamanın çarpma noktasında herhangi bir krater olmamasıyla şaşkına döndü. Kilometrelerce uzaktaki ağaçlar devrilmiş ve kavrulmuştu ancak patlamanın hemen merkezindeki ağaçlar yanmış ve dalları kopmuş olmasına rağmen dik durumdalardı.

Olaydan 50 yıl sonra 1960'larda patlama alanının yaklaşık 70 kilometre çapında ve 55 kilometre uzunluğunda kelebek benzeri bir biçimde olduğu tespit edildi. Dahası bazı keşif ekipleri patlama bölgesinde göktaşı kraterleri olduğunu düşündükleri birkaç gizemli delik ve çukur bataklığı buldu. Bir bataklıkta yapılan zahmetli ve pahalı bir kazıyla içinden tek parça bir ağaç kütüğü çıkarılınca göktaşı krateri teorisi iptal edildi.

Sonunda Gerçek Anlaşılıyor

Sanatçı Don Davis'in Tunguska patlamasının nasıl göründüğüne dair izlenimi.
Sanatçı Don Davis'in Tunguska patlamasının nasıl göründüğüne dair izlenimi.

Tunguska'ya 1950'lerde ve 1960'larda yapılan keşif gezilerinde birçoğu toprağa veya kesilen ağaçların reçinesine gömülü mikroskobik küreler keşfedildi. Bu kürelerde genelde meteorlarda yüksek oranda bulunan nikel demir alaşımı ile çevredeki ortam için sıra dışı olan çok sayıda başka metale rastlandı. Bu kürelerin yayılımı yere yaklaşan bir göktaşının havada patlamış olduğu düşüncesini doğurdu. Tunguska'da yaşanan olayın bir göktaşı çarpması olduğu teorisi zamanla güçlendi. Soyulmuş dik ağaçlar, kürelerin dağılımı ve diğer bilimsel analizler bir asteroidin atmosfere girdiğini ve yüzeyin birkaç kilometre üzerinde Hiroşima'ya atılan bombadan 1000 kat yüksek enerjiyle patladığını gösterdi. Gökyüzündeki parıltı ise saçılan kayalardaki buz parçacıkları olarak açıklandı.

Teori ilk kez ortaya sunulduğunda birçok kişi sorguladı. Bazıları en azından birkaç göktaşı parçası bulunması gerektiğini savundu. Patlamanın yaklaşan bir göktaşından kaynaklanmadığını, bir silah testi olduğunu ve hatta düşen bir uzay gemisi olduğunu öne sürdüler. Diğerleri ise Tunguska'da yaşananların göktaşından değil kuyruklu yıldızdan kaynaklandığını açıkladı. Bu teoriler gezegenimizin ötesindeki evrene dair daha fazla şeyi anlamaya başladığımız son birkaç on yılda kenara atılmıştır. Çünkü göktaşlarının Dünya yüzeyinin çok üzerinde patlamasının sıradan bir olay olduğu artık biliniyor.

Tunguska Meteorunun Özellikleri

Bugünkü ölçümler Tunguska meteorunun düşerken yaklaşık 24.700 santigrat derecede yandığını gösteriyor. Meteor 36 metre genişliğindeydi ve aynı zamanda 11.000 ton ağırlığındaydı. Havada 55.833 km/sa hızla yol alırken 550.000 ton enerjiyle patladı. Tunguska'yı hedefleyen göktaşının yerden 8 km yukarıda patladığı düşünülüyor. Oluşturduğu enerjiyse 185 Hiroşima bombasına denkti.

Hava patlayan meteorlar genelde önemsiz düzeyde zarar verir ancak bir gün Tunguska olayına benzer bir patlamanın yeniden yaşanacağına şüphe yok. Hatta bu tür olaylar tarih boyunca ortalama 300 yıllık bir sıklığa sahip. Tunguska olayının gerçekleştiği bölgenin uzaklığı gizeminin aydınlatılmasını geciktirdi. Umarız böyle bir patlama yine uzak bir noktada gerçekleşir.


Referanslar: