Kemik ve Dişlerden Bir İnsanın Öldüğü Yaşı Bulmak

Antropologlar ve adli tıp uzmanları, bir kişinin öldüğü yaşı tahmin etmek için kemikleri ve dişleri kullanabilirler. Bu süreç, kişinin yaşı ilerledikçe değişen kemik ve dişlerin belirli özelliklerinin incelenmesini içerir.

Bir kişinin kaç yaşında öldüğü nasıl biliniyor? Bilim insanları keşfettikleri bir insan fosilindeki kemik bulgularına göz atarak kişinin kaç yaşında öldüğünü büyük bir doğrulukla bulabiliyorlar. Peki bunu nasıl başarıyorlar? Yanıt kemik ve dişlerdeki şifrelerde gizli. Nasıl yaptıklarını görelim.

Dişlerden Yaş Belirleme

Dişler bize bazı bireylerin öldüklerinde kaç yaşında olduklarını söyleyebiliyor – özellikle de genç yaşta öldülerse. Dişler belli yaşlarda belli düzende göründüğünden aslında yaşı belirlemeyi sağlar. Bireyin yaşıyla ilgili bilgilerin çoğu, çene yüzeyinin (diş eti çizgisi) üzerinde görünen diş tiplerine bakılarak toplanıyor. Ek bilgilerse çene kemiğinin derinliklerindeki kök gelişimi düzeyinden alınır.

Yaş artık diş minesinin mikroskobik incelemesi ile doğrulanabiliyor. Diş minesi büyüdüğünde, minede küçük büyüme çizgileri oluşur. Dişin yaşını bulmak için bu çizgiler sayılır. İlk düşen süt dişlerimiz yaklaşık altı aylıkken çıkmaya başlıyor. Bunlar çocuklukta yavaş yavaş düşer ve yerini kalıcı dişler alır. Tüm dişlerimiz belirli sırada ortaya çıkıyor ve her diş tipi belirli bir yaşta büyüyor. İnsanlarda farklı dişlerin ortaya çıktığı yaşlar şöyle:

Bebek dişleri: Orta kesici diş (6-9 ay), yan kesici diş (7-11 ay), köpek dişi (16-20 ay), birinci azı (10-16 ay), ikinci azı (20-26 ay).

Kalıcı dişler: Orta kesici diş (6-8 yaş), yan kesici diş (7-9 yaş), köpek dişi (9-12 yaş), birinci küçük azı (10-12 yaş), ikinci küçük azı (11-13 yaş), birinci azı (6-7 yaş), ikinci azı (11-13 yaş), üçüncü azı (17-25 yaş).

Kemiklerden Yaş Belirleme

2,8 milyon yıllık Australopithecus africanus fosili.
2,8 milyon yıllık Australopithecus africanus fosili.

Bir kişinin yaklaşık yaşı belirli kemiklerden çıkarılabilir. Hala büyümekte olan genç bireylerin kemiklerinde özel büyüme plakları vardır, ancak yaklaşık 20 yaşına dek kemiklerin büyümesi durur ve büyüme plakları kaybolur. Beden büyümesi durduktan sonra bazı kemikler birbirine kaynamaya başlar. İnsanlarda kemikler yaklaşık 16 yaşından itibaren kaynamaya başlıyor. Örneğin sakrum, omurganın tabanındaki bir yapıdır ve aslında omur adı verilen beş kemikten oluşur ancak bu ayrık kemikler 16 ve 23 yaş arasında birleşiyor. Köprücük kemiği yaklaşık 26 yaşında kaynaşır.

23 yaşına gelindiğinde, sakrumumuzu oluşturan beş omur birleşerek tek bir birim haline gelir. Kafatasımızda dikiş adı verilen çizgiler boyunca birleşen birçok kemik var. Dikişler yaklaşık 17 yaşından itibaren erimeye başlar ve bazıları diğerlerinden daha çabuk kaynaşır. Çok ileri yaşlarda tüm dikişler kemik dokusuyla gizlenir. Fosilin yaşını belirlerken kafatasının tabanındaki dikiş özellikle yararlıdır. Bu çizgi 18 – 24 yaşları arasında kapanıyor.

Büyüme Hızı Önemli

Bir bireyin yaşını tahmin etmek için vücudunun gelişme veya büyüme hızını bilmek önemli. Örneğin bugün modern insanlarda bebeklikten yetişkinliğine gelişim yavaştır. Olgunluğa erişmemiz, yaşayan en yakın akrabalarımız olan şempanzelerden iki kat daha uzun sürüyor. Bu durum vücudumuzun ne hızda büyüdüğünü ve olgunlaştığını yansıtır. Örneğin, insan ergenliği yaklaşık 12 yaşında başlar ancak şempanzelerde yaklaşık 6,5 yaşında ortaya çıkıyor.

Yavrular beslenmek için anneye bağımlı olduğundan ve erken ölürse yaşama şansı olmayacağından bedensel gelişimi geciktirmek riskli bir strateji olabilir. Yine üremenin gecikmesi yavruların kendilerini çoğaltamadan ölme riskini artırır. Ancak bir organizmanın gelişimini geciktirmek istemesinin evrimsel anlamda yararlı yönleri de var:

Doğumu geciktirmek annelere daha büyük ve güçlü bir bedene sahip olma şansı veriyor. Bu da yavruların daha iyi büyümesine, annenin daha sık doğum yapmasına ve hatta doğum stresinden kurtulmasına yardımcı oluyor. Yavrunun uzun bir çocukluk geçirmesi öğrenme ve sosyalleşmesine daha fazla zaman verir. İnsan beyni doğumda nispeten küçüktür ancak hızlı büyür ve 5 yaşına dek bir yetişkin beyninin %95'ine ulaşır (beyaz madde 18 yaşına dek büyümeye devam eder). Bu hızlı büyüme döneminin başkalarına bağımlı olunduğu ve öğrenmenin gerçekleştiği çocukluk dönemine denk gelmesi evrimsel avantaj sağlar.

Dişlerden ve kemiklerden elde edilen kanıtları büyüme oranıyla birleştirmek insan atalarının, özellikle de çocukların yaşını daha doğru belirlemeyi sağlıyor.

İlk Dik Yürüyen Homininin Büyüme Hızı

İlk atalarımız özellikle de australopithecuslar oldukça hızlı geliştiler. Diş minesindeki mikroskobik büyüme çizgileri, modern şempanzelere benzer oranda geliştiklerini gösterir.

Örneğin, 3,2 ila 2 milyon yıl önce yaşayan ve ilk dik yürüyen hominin olan Australopithecus africanus türüne ait bir fosil olan Taung Çocuğu'nun öldüğünde yaklaşık altı yaşında olduğuna inanılıyordu. Bu bulgu çocuğun çenesinde yeni çıkmaya başlayan ilk daimi azı dişinin konumundan geldi. Modern insan çocukları ile yapılan karşılaştırmalar, Taung'un altı yaşında olduğunu gösterdi. 1980'lerdeki bilgisayarlı tomografi tekniği dişlerin çok hızlı ve maymunsu biçimde geliştiğini doğruladı. Bu da büyüme hızının modern insanlardan ziyade şempanzeye benzer olduğunu gösterdi.

Bu yeni bilgi, Taung Çocuğu'nun ölüm anında üç buçuk yaşında olduğuna işaret etti. Mine büyüme çizgisi sayıları bu yaşı doğruladı.

İlk İnsanların Büyüme hızı

Turkana Çocuğu turkana boy
Turkana Çocuğu'nun yeniden canlandırılması.

İlk Homo türlerinin modern maymunlar ile modern insan arasına denk gelen bir hızda geliştiği görülür. Turkana Çocuğu olarak bilinen ve Kenya'dan gelen 1,6 milyon yıllık Homo ergaster iskeleti, yaklaşık 163 santimetre boyunda ve yaklaşık 50 kilo ağırlığında olduğu için öldüğünde 12 yaşında olduğu varsayıldı. Ancak dişlerin ve iskeletin yakından incelenmesi yaklaşık 8 yaşında olduğunu ortaya çıkardı. Yani oldukça uzun bir yavaş büyüme dönemine sahip olmasına rağmen, daha hızlı gelişmiş ve modern insanlardan daha erken boy ve vücut ağırlığına ulaşmıştı.

Etiyopya'da keşfedilen ve 2008'de tanımlanan aynı türden gelen bir dişi kalça kemiğinden o zamanki homininlerin 320 cc büyüklüğünde beyne sahip bir çocuk doğurabileceği hesaplandı. Yani yetişkin bir H. ergaster'in beyninin yaklaşık %30-50'si kadar. Bu bilgi, bu türün beyninin doğumdan önce modern insanlar gibi büyük oranda geliştiğini ve çocukluk döneminde ise maymunlar gibi daha az oranda geliştiğini gösteriyor.

Yaklaşık 800.000 yıl önce Avrupa'da yaşamış olan sonraki insan türü Homo antecessor üzerinde yapılan araştırmalar daha fazla ipucu sunar. 1999 yılında üç genç örnekteki yeni diş çıkışının incelendiği bir araştırmada, bu türün modern insanlar gibi olgunlaştığı bulundu.

Zaman anlamında en yakın akrabalarımızdan Neandertallerin büyüme oranlarına dair önemli tartışmalar vardır. Bazı araştırmalar dişlerinin modern insanlarla aynı oranda geliştiği sonucuna varırken, diğerleri gelişmediğini iddia eder. Bu bilgiyi doğrulamak modern insanın gelişim hızının, Homo sapiens soyunun Neandertal soyundan ayrılmasından önce mi sonra mı evrimleştiğini anlamamızı sağlayacak.

Modern İnsanların Büyüme Hızı

Kendi türümüz olan Homo sapiens'in ilk üyeleri 300.000 yıldan fazla bir süre önce ilk kez ortaya çıktığında Homo'larda çocukluk dönemi gelişimi tamamen uzadı. 2007 yılında bilim insanları Fas'ta bulunan 160.000 yaşındaki 8 yaşında bir çocuğun dişlerini incelediler. Araştırma çocuğun 8 yaşındaki modern bir çocuk kadar yavaş büyüdüğünü ortaya çıkardı.