Amazon savaşçı kadınları kimdi? Gerçekten yaşadılar mı?

amazonlar

Amazon savaşçı kadınlarının uzun bir zaman tamamen efsane olduğu düşünüldü. Peki efsanenin arkasında herhangi bir tarihsel gerçek var mı? Göğüslerini kestiği iddia edilen, erkeklerden ayrı yaşayan ve gaddarca savaşan bu ünlü kadınlar kimdi? Amazonlar mit ve gizemle çevrilidir. Modern yorumlar onları Wonder Woman gibi filmlerle popüler kültürün ön saflarına yerleştirdi. Peki antik Amazon savaşçı kadınları bu modern yorumlara benziyor muydu? Yoksa Herodot'un belirttiği gibi ön Türklerden sadece bir İskit kadınları oymağı mı?

Antik Amazon savaşçı kadınları

amazonlar
Bir hippeus ile savaşan labrys ile silahlanmış Amazon savaşçısının mozaik tasviri. (Görsel: Jacques MOSSOT/CC-by-3.0/Wikimedia Commons)

Yüzyıllar boyunca, bilim insanları Amazonların yalnızca mit ve efsane olduğuna inandılar. Ancak Antik Yunanlılar, bu savaşçı kadınlardan oluşan bir ırkın uzak bir ülkede var olduğuna inanmıştı. Yunanlılar için, erkeklerden nefret eden ve hatta onları öldüren korkunç kadınlardı. Bu inanç, antik kaynaklarda Amazon savaşçı kadınlarına verilen çeşitli adlarla doğrulanır. Bu adlar arasında Androktones (insan öldürenler) ve Androleteirai (insanların yok edicileri) veya Styganor (bütün erkeklerden nefret edenler) var.

Yunan mitolojisinde Amazonlar insan öldüren şiddetli savaşçılardı, ayrıca savaş tanrısı Ares'in kızları olduğuna inanıldı. Partenon metoplarında tasvir edilen Amazonomachy, Yunanlılar ve Amazonlar arasındaki büyük efsanevi savaştır. Birçok Yunan kahramanı, kahramanlık zaferlerini elde etmek için Amazon kraliçelerini ve savaşçılarını yenmekle görevlendirildi.

Tarihte Amazonlar

kadın amazon savaşçılar
Amazonlar bu 4. yüzyıl Yunan vazosunda resmediliyor.

'Amazon' adı Yunanca ἀμαζός (göğüssüz) sözcüğünden gelebilir. Bu adın, Amazonların yaylarını daha iyi kullanmak için göğüslerini kesen savaşçı kadınlar olduğu efsanesine yol açtığı düşünülüyor. Amazon adı ilk kez Yunan kaynaklarda görünüyor olsa da aslında Yunanca bir sözcük olmayabilir. Bazı dilbilimciler sözcüğün Persçe "savaşçı" anlamına gelen "Hamazon" ile bağlantısına inanıyor. İlişkilendirildikleri İskitlerin Pers topraklarında olduğu biliniyor. Amazonların en çok Karadeniz yakınlarındaki Themiskira'da (Pontus) yaşadığı düşünülür.

Bu savaşçı kadınlar erkekleri öldüren korkunç bir ırkı yansıtıyor. Peki bu açıklamalar herhangi bir tarihsel kanıta dayanıyor mu?

Herodot bir savaşçı kadın oymağının varlığına dair ikna edici bir antik edebi kanıt sunar. Tarihçiye göre Yunanlılar Amazonları savaşta başarılı şekilde yendikten sonra kadınlar esir alındı ​​ve üç gemiye yerleştirildi. Tutsak Amazonlar, bu gemilerin mürettebatını alt etmeyi ve gemilerin kontrolünü ele geçirmeyi başardılar. Ancak karada yaşayan kadınlar gemiler hakkında hiçbir şey bilmedikleri için, gemiler kısa süre sonra Maiotian göl kıyısında karaya oturdu. Kadınlar oradan karaya çıktılar ve çabucak ehlileştirdikleri bir at sürüsüne rastladılar. At sırtındaki savaşçı kadınlar İskit sakinlerini yağmaladı ve çaldı.

Savaşçı İskit kadınları

Amazonlar savaşta. Yunan kabartması, MÖ 4. yy. Sanat Tarihi Müzesi, Viyana.
Amazonlar savaşta. Yunan kabartması, MÖ 4. yy. Sanat Tarihi Müzesi, Viyana.

Ön Türk toplumlarından İskitler atla savaşan göçebe bir oymaktı. Yurt benzeri çadırlarda kalan ve domuz yetiştirmeyen İskitler birleşik bir kültür değildi. İskit'te yaşayan göçebe bozkır oymağı vardı ve MÖ 8. yüzyıldan MS 5. yüzyıla çeşitli farklı dilleri konuştular.

İlk başta İskitler bu akıncıların dilini anlayamadı ve onları erkeğe benzetti. Ancak verilen bir savaştan sonra akıncıların gerçekten kadın olduğunu keşfettiler. İki oymak arasında kan dökülmesini durdurmaya kararlı olan İskitler, kadınları oymağa dahil etmeyi istedi. Amazonların yakınında kamp kurması için bir grup genç adam gönderdiler. Amazonlar, genç adamların kamp kurmasının kendilerine zarar vermeyeceğini anladığında onlara karışmadılar. Her gün kamplar birbirine yaklaşıyordu, ta ki bir gün İskitli bir adam yalnız bir Amazon'a rastlayana dek. Amazon, o gün genç adamın onunla uzanmasına izin verdi. Ertesi gün başka bir genç adamla dönmesi gerektiğini el işaretleri ile belirtti. Adam öyle yaptı ve Amazon'un da başka bir kadını getirdiğini gördü. Yakında tüm İskitler, Amazonları eş almaya başladı ve iki oymak bir yaşadı. Erkekler Amazon dilini anlayamadıkları için savaşçı kadınlar kısa sürede İskit dilini öğrendi.

Erkekler, Amazonları diğer İskitlerle birlikte kendilerine katılmaya çağırdı ancak kadınlar reddetti. Amazon savaşçı kadınlar, kadın işini öğrenmediklerini, bunun yerine ata binip ok attıklarını belirtti. Bunun oymağın diğer kadınlarıyla uyum içinde yaşamalarına izin veremeyeceğini söylediler. Amazonlar yeni kocalarına eşyalarını almak üzere eve dönmeyi teklif etti. Amazonlar ve genç İskit erkekleri birlikte İskitlerden ayrı yeni bir göçebe oymağı kurmak için yola çıktılar. Herodot'a göre, Sarmat halkı İskit erkeklerinin ve Amazonların torunlarıydı.

Savaşçı kadınlara dair arkeolojik kanıtlar

Herodot bize Amazonlar için ayrıntılı bir köken hikayesi sunsa da onun tarihi tümüyle güvenilir değildir. Birçok bilim insanı seyahatleri sırasında duyduğu şüpheli hikayeleri anlatan Herodot'un düşsel yönleri olduğu konusunda hemfikir. Ancak Herodot'un anlattığı ve düşsel sayılan bazı gerçeklerin arkeolojik kanıtları ortaya çıkmıştır. Tıpkı Amazonlar gibi.

1940'larda Kafkasya bölgesinde kurgan olarak bilinen İskit mezar höyüklerinde yapılan kazılarda antik insan kalıntıları ortaya çıkarıldı. Arkeologlar önce bu kalıntıların erkeklere ait olduğunu düşündü ancak 300 iskelet kalıntısının DNA incelemesi aslında kadın olduklarını kanıtladı. Bu İskit savaşçı kadınları atları, okları, yayları, baltaları ve mızraklarıyla birlikte gömülüydü. Bugüne dek mezarlık alanlarda bulunan İskit kadınlarının üçte biri silahıyla birlikte gömülmüştür.

1940'lardaki İskitli kadın savaşçıların keşfinden bu yana, arkeologlar tüm Kafkasya bölgesinde mezar yerleri tespit etti. 2019'da Batı Rusya'da dört İskit kadının kalıntılarını içeren bir mezar höyüğü bulundu. Kadınların yaşları 13 ile 40'ların sonları arasındaydı. Kalıntılar yaklaşık 2.300 yıllıktı. Bu kadınların her biri silahlarıyla birlikte gömülmüştü ve kanıtlar erkeklerle aynı cenaze töreninin yapıldığını gösteriyordu. En yaşlı İskit kadınının iskeleti, başı hala törensel bir başlık olan kalathus (Yunan bereket başlığı) ile süslenmiş halde tamamen sağlamdı.

Amazonlar hakkında yanlış bilinenler

Arkeoloji, Herodot'un tarif ettiği bölgede İskit savaşçı kadınlarının gerçekten yaşadığını kanıtlıyor. Arkeoloji, Amazonlara dair birçok yanlış kanıyı çürüten bulgular sağladı.

Amazonlara dair yaygın olan efsane, onların insan katili olduklarıdır. Bu inanç, eski Yunan toplumunun özünden kaynaklanıyor. Yunanlılar için bu kadınlar vahşiydi. Bilinmeyene duyulan korku ve kontrol edilemeyen bir kadın, bu Amazonların Yunan zihninde birer fantezi nesnesi haline gelmesine neden oldu. Bunu düzeltmek için Yunan mitolojisi, bu savaşçı kadınları bir Yunan kahramanı tarafından yenilecekleri ve ehlileşecekleri anlatılara yerleştirdiler. Amazonların yaylarını daha iyi kullanmak için göğüslerinden birini kestikleri fikri kanıtlarla çürütüldü. Arkeoloji, böyle bir şekil bozukluğunun meydana gelmediğini gösterir ancak sonuçta bir Yunan efsanesiydi.

Efsaneye göre Amazonlar göğüslerinden birini keserek annelik bağlarını fiziksel olarak ortadan kaldırırdı. Amazon savaşçı kadınların savaşçı olmak için annelikten vazgeçtikleri fikri de yanılgıdır. Arkeoloji, birçok İskit kadın savaşçısının bebekleri veya çocukları ve silahlarıyla birlikte gömüldüğüne dair kanıtlar sunuyor.

Amazon savaşçı kadınları, binlerce yıldır insanların hayal gücünü büyüledi. Bugün bile Marvel'ın Wonder Woman gibi filmlerle seyircinin ilgisini çekiyorlar. Efsanede, toplumsal beklentilerin dışında bir yaşam tarzını temsil eden ve erkek savaşçılara üstün veya eşit olan kadınları sembolize ettiler. İskit kadın savaşçılarının varlığını destekleyen arkeolojik kanıtlar, bir zamanlar efsane olarak kabul ettiğimiz şeylerin önemli bölümünün gerçek olabileceğini ortaya çıkarıyor.

Amazon kadınlarının olduğu mitler

Herkül ve Hippolyta

Zafer arayışında yenilmiş bir Amazon'u içeren ünlü bir efsane Herkül ve Hippolyta'nın hikayesidir. Herkül'e dokuzuncu görev olarak Amazon kraliçesi Hippolyta'nın kuşağını alması söylenir. Kuşak, Hippolyta'ya babası Ares tarafından hediye edilmişti ve Eurystheus'un kızı Admete tarafından gıptayla bakılmıştı. Herkül, Amazon kraliçesinin yaşadığı Themiscyra'ya gitti ve Amazonlarla kanlı bir savaş vererek kuşağını aldı. Amazon kraliçesini yenen Herkül görevini kahramanca görülen bir zafer ve eylemle tamamladı.

Theseus ve Hippolyta

Bir başka Yunan kahramanı ve bir Amazon efsanesi Theseus ve Hippolyta'nın (bazen Antiope olarak tanımlanır) efsanesidir. Theseus, efsanevi bir kral ve Atina'nın kurucusuydu. Herkül gibi o da Minotor'u yenerek itibarını kazanmak gibi çeşitli sınavlardan geçti. Hippolyta'nın Theseus'un karısı olmasına yol açan olayları çevreleyen birçok efsane ve farklı versiyon vardır. Genel anlatıma göre Theseus, Amazonlara karşı savaşın ganimeti olarak Hippolyta'ya Herkül tarafından verildi veya kaçırıldı. Başka bir versiyonda Theseus'la yeni şehrinde buluşmak için Amazon savaşçı kadınlarını gönüllü terk ettiği belirtilir. Her iki durumda da Hippolyta Atina'ya varır ve Theseus'un karısı olur.

Ölümüne gelince, Theseus'un başka biri tarafından kazara mı öldürüldüğüne dair tartışmalı kaynaklar var. Hippolyta'nın ölümünden sonra Theseus, Phaedra ile evlendi. Kendisi Hippolyta'nın oğlunun hikayesini anlatan Euripides oyunu Hippolytus'ta önemli biriydi.

Aşil ve Penthesilea

Bir Amazon savaşçısı daha MÖ 8. yüzyıldan bir başka kahraman hikayesinde yer alır – Aşil ve Penthesilea. Miletoslu Arctinus'a atfedilen bu epik şiirin adı Aethiopis'tir. Bu kaynaklara göre Penthesilea, Trakya'dan bir Amazon'du. O ve diğer on iki Amazon, Truva savaşı sırasında Truva atlarının yardımına geldi. Savaş alanında, kadınlar şiddetli savaşçılar olarak öne çıktılar ve Penthesilea'ya Aşil (Akhilleus) meydan okudular. Aşil bir Amazon'u öldürmeyi başardı ama onu ölümcül şekilde yaraladığı anda ona aşık oldu. Penthesilea, çömlekçiler ve vazo ressamları için popüler bir konu haline geldi ve hikayesi antik çağ boyunca sayısız kez yeniden anlatıldı.