Hindenburg Felaketi Nasıl Yaşandı?

Hiçbir soruşturma Hindenburg Felaketi'nin sabotaj olasılığını reddetmedi.

hindenburg felaketi

Dev Alman zeplini Hindenburg (Norman dilinde "nazik" veya "çekingen") 6 Mayıs 1937'de Lakehurst, New Jersey üzerinde alev topuna dönüştüğünde geride 36 ölü, bir yığın kömürleşmiş enkaz ve çözülememiş bir gizem bıraktı: Korkunç felakete ne neden olmuş olabilirdi? Küller soğumadan önce bile söylentiler havada uçuştu. Üç gün sonra Hindenburg Felaketi'ne dair beş teori sıralandı:

  1. Yıldırım
  2. Geri tepme motoru
  3. Yer ekibinin ihmali
  4. "Soğuk buji"
  5. Tanrı'nın bir eylemi

Ertesi gün gazetelere altıncı bir olasılık ekledi: Sabotaj. Liste burada bitmeyecekti. Sonraki günlerde ve haftalarda, uluslararası uzmanlar, iyi niyetli amatörler ve çeşitli çılgın adamlar kendi teorilerini sıralamaya başladı.

Hindenburg zeplininin önemi

hindenburg felaketi

Hindenburg, Almanya'dan ABD'ye ilk uçuşunu bir yıl önce, Mayıs 1936'da yapmıştı. Bu gezinin amacı, 1937 sezonunu başlatmaktı; gazete ve haber filmi fotoğrafçılarını Lakehurst'a çekecek kadar dikkate değer bir olaydı. Yolcular ve mürettebat güvenli bir yere atlamaya çalışırken alevler içinde kalan ve yere düşen geminin unutulmaz görüntülerini kaydedeceklerdi. Yangının ilk işaretinden Hindenburg'un yere inmesine dek tüm felaket yaklaşık 30 saniye sürdü.

Gazete fotoğrafları o gece dünyanın her yerinde manşetlerde çıktı. Haber görüntüleri ertesi sabah sinema salonlarını vurdu.

Fransız Henri Giffard dünyanın ilk başarılı zeplinini 1852'de inşa etti. Hidrojen dolu balon büyük bir pervaneyi döndüren ve saatte 10 km hızla uçan üç beygir gücünde bir buhar motoruna sahipti. Kont Ferdinand von Zeppelin'in soyadından "zeppelin" olarak bilinen hava gemisi 19. yüzyılın sonlarında Almanlar tarafından geliştirildi. Fransız hava gemilerinin aksine, Alman gemileri gazla dolu iç mekanı tutan hafif metal kiriş çerçevelere sahipti. Ancak Giffard'ın zeplini gibi son düzeyde yanıcı hidrojen gazıyla uçuyorlardı ve patlamaya savunmasızlardı. Önemli sayıda yolcu taşıyacak kadar büyük en ünlü hava gemilerinden biri 1929'da dünyayı dolaşan Graf Zeppelin'di. 1930'larda, Graf Zeppelin ilk transatlantik hava yolculuğunu yaparken ondan da büyük Hindenburg daha etkileyici bir yolcu hava gemisi olarak ortaya çıktı ve Titanik ile yakın bir etki yarattı.

3 Mayıs 1937'de Hindenburg, Atlantik boyunca Lakehurst Donanma Hava Üssü'ne varmak üzere Frankfurt, Almanya'dan ayrıldı. Kıçtan pruvaya 245 metre uzunluğundaki zeplin 36 yolcu ve 61 kişilik mürettebat taşıyordu. Lakehurst'e demirlemeye çalışırken tahminen bir kıvılcımın hidrojen çekirdeğini ateşlemesiyle zeplin aniden alevler içinde kaldı. Hızla 60 metre irtifa kaybeden zeplinin gövdesi saniyeler içinde yandı. 13 yolcu, 21 mürettebat ve yer ekibinden 1 sivil yaşamını kaybetti ve hayatta kalanların çoğu ise ciddi biçimde yaralandı. Titanik'ten sonraki en şok edici felaketlerden biriydi.

Adolf Hitler kötü haberi alır

hindenburg zeplini

Almanya Şansölyesi Adolf Hitler, bildirildiğine göre Berchtesgaden'de dağın tepesindeki inziva yerinde felaket haberini aldı ve bildirildiğine göre şaşkın bir sessizlikle kala kaldı. Bir Alman zeplin öncüsü ve Hindenburg'u inşa eden şirketin başkanı Hugo Eckener, önce sabotaj olasılığını kabul etti, ancak daha sonra bir kıvılcımın muhtemelen geminin son düzeyde yanıcı hidrojen gazını ateşlediğini söyleyerek geri adım attı.

Alman hava komutanlığının başkanı Nazi Hermann Göring, sabotaj söylentilerini reddetti ve felaketi Tanrı'nın eylemi olarak nitelendirdi. "Tanrı'nın iradesine boyun eğiyoruz" dedi ve devamında Nazi yönetimini güçlü gösterecek romantik sözler sıraladı.

Nazilerin öyküyü propaganda amacıyla çarpıtmak yerine sabotajı neden bu denli çabuk silip attıkları başlı başına gizemdi. İlginç olan, Hindenburg düşmanlar tarafından havaya uçurulduysa Hitler'in evrensel olarak sevilmediğini gösterecekti. Almanya'nın Nazi yönetimi altındaki sakin ve yasalara saygılı toplum imajını sarsacak ve Yahudiler ve Komünistler gibi Reich'ın düşmanlarına rejimin savunmasız olduğu algısını yaratacaktı.

Komplo teorileri ortaya çıkıyor

Çağdaş gazetelerin ve gizliliği kaldırılmış FBI dosyalarının gösterdiği gibi, bu tür kısıtlamalar Almanların aksine Amerikalılar için geçerli değildi. FBI, Hindenburg olayını resmi olarak soruşturmamış olsa da, ABD Ticaret Bakanlığı'nın soruşturmasına yardımcı oldu.

Birçok muhabir felaket için teknik açıklamalar sunarken, sabotajdan yana olanlar hayal güçlerini sergiledi. Birçoğu, Nazi karşıtı unsurların sorumlu olduğunu öne sürdü. Bunlar arasında komünistler, Nazi karşıtı Almanlar, Yahudiler ve Almanya'nın faşist lider Francisco Franco'ya verdiği desteğe kızan İspanyollar vardı.

En az bir muhabir Hindenburg Felaketi'nin içeriden bir iş olduğunu, Nazilerin sigorta parası için Hindenburg'u havaya uçurduğunu bile öne sürdü. Komploya meyilli olanların da çeşitli teorileri vardı. Yerden ateşlenen bir yanıcı mermi olasılıktı. (FBI bazı şüpheli ayak izlerini araştırdı ama bir şey bulamadı.) Başka bir teori, küçük bir uçağın Hindenburg'a yukarıdan ateş açtığını öne sürdü. Bir mektupta Hindenburg'un, belediye başkanı Fiorello La Guardia'nın emriyle New York Kenti polis teğmeni tarafından vurulduğu iddia edildi.

Yine de en yaygın şüphe geminin geniş iç kısmına zamanlayıcı veya barometrik basınçtaki değişiklikle etkinleşen bir bombanın yerleştirilmiş olmasıydı. Sabotaj teorisi için Joseph Spaeh adlı Amerikalı bir yolcuya odaklanıldı.

Spaeh'in şüpheli biçimde mesafeli durduğu ve zeplin yolculuğuna karşı soğuk tutumuna dikkat çekildi. Ayrıca Spaeh'in profesyonel bir akrobat ve tırmanıcı olması geminin iç yapısını dolaşması ve bomba yerleştirmesi için yararlı yeteneklerdi. FBI, Spaeh'i kontrol etti ancak suçlayacak bir şey bulamadı.

Yıllar sonra yeni şüpheli

Hindenburg Felaketi'nde tek şüpheli Spaeh değildi. Popüler 1962 kitabında yazar ve askeri tarihçi A. A. Hoehling, bir mürettebat üyesini sabotajcı olmakla suçladı. Hoehling, kendi araştırmasına dayanarak 26 yaşında makinist olan Eric Spehl'in, komünist kız arkadaşı tarafından kışkırtılarak bombayı gemiye yerleştirdiğine inanıyordu. Ancak Hoehling, Spehl aleyhindeki davasının "koşullu" olduğunu kabul etti.

1972'de başka bir yazar olan Michael M. Mooney, The Hindenburg adlı kitabında yine Spehl'i işaret etti. Bu kez girişimci Alman muhabirler, Spehl'in eski nişanlısı olarak tanımladıkları kadının izini sürdüler. Mooney'nin kitabı benzer konuya odaklanan ancak sözde sabotajcının adını değiştiren 1975 filmi The Hindenburg için kaynak oldu. Bu arada Spehl kendini savunacak durumda değildi. 1937'de ölmüştü, bir kazaya kurban gitmişti.

Soruşturmalar hava koşullarını gösteriyor

ABD ve Alman hükümetleri kazayla ilgili soruşturma yürüttü ve bulgularını Temmuz 1937 ve Ocak 1938'de yayımladı. Her ikisi de kazanın kesin mekanizmasına dair farklı düşünse de, yağmurlu akşamın atmosferik koşullarının felakete yol açtığı sonucuna vardılar. Amerikalılar, "fırça deşarjı" denilen elektriksel olayın sızmakta olan hidrojeni ateşleyerek hızlı yayılan bir yangın başlattığını öne sürdüler. Almanlar ise özünde Hugo Eckener tarafından geliştirilen kıvılcım teorisinde durdular.

Öyle olsa bile hiçbir soruşturma Hindenburg Felaketi'nin sabotaj olasılığını reddetmedi. Bugün Hindenburg zeplin kazasına dair genel fikir birliği felaketin bir tür kaza olduğu yönünde olsa da, Hindenburg'u tam olarak neyin veya kimin düşürdüğü asla kesin olarak bilinmeyecek.