Istakozlar Ne Kadar Yaşıyor ve Nasıl Büyüyor?

Istakoz suda çözünmüş maddeler dahil yiyecekleri bacak ve ayak tüyleriyle algılıyor.

California spiny lobster

Doğada biyolojik ölümsüzlük son derece nadirdir. Istakozların sonsuza kadar yaşayabileceğini öne süren iddialar olsa da bu kabuklular tıpkı bizim gibi ölümlü bir varoluşa sahip. Ancak çoğu canlıdan farklı olarak yaşlanmanın tipik belirtilerini göstermezler. Istakozların ne kadar yaşadığını, ne kadar büyüdüğünü ve neden bizden farklı yaşlandıklarını keşfedin.

Istakozlar Ne Kadar Yaşıyor?

Istakoz adıyla bilinen pek çok hayvan olsa da (örneğin langust, bodur ıstakoz ve karavida) bu terim aslında taksonomik Nephropidae ailesindeki kabukluları belirtiyor. Avrupa ıstakozu (Homarus gammarus) ve Amerikan ıstakozu (Homarus americanus) gibi ticari değeri iyi bilinen türleri içeren bir gruptur.

Istakozların kaç yaşında olduğunu bulmak zor olabilir. Bilim insanları çeşitli yöntemler denediler. Diğer birçok hayvanın yaşını belirlemek için kemikler veya pullar gibi sert yapılardaki büyüme şeritleri kullanılabilir. Ancak bu yöntem ıstakozlarda pek işe yaramıyor.

Istakozlar büyüdüklerinde tüm dış iskeletlerini döker ve sert yapıları kalmaz. Hayvanın büyüklüğü ve ağırlığı yaşını tahmin etmemize yardımcı olabilir ancak güvenilir bir yol değil. Bunun yerine bilim insanları yaşlı ıstakozların daha fazla yağ depolayacağını varsayarak göz saplarındaki yağ kalıntısına bakıyor.

Ortalamada erkek Avrupa ıstakozunun 31 yaşına kadar, dişilerin ise 54 yaşına kadar yaşadığı bulunmuştur. Birkaç istisna da vardır: Bir dişi ıstakoz 72 yaşına ulaşmıştır.

Istakozlar sonsuza kadar yaşamıyor. Bu efsanenin nereden kaynaklandığı tam olarak belli değil. Doğru koşullar altında bazı hayvanlar ölümsüz kabul edilebilirken, ıstakozlar bunlar arasında değil. Diğer birçok on ayaklı kabuklular gibi, ıstakozlar da yaşamları boyunca büyümeye devam ediyor. Bilim insanları buna belirsiz büyüme diyor. Yetişkinliğe ulaştığımızda büyümeyi durdurduğumuzdan bizden farklı.

Istakoz Nasıl Büyüyor?

Ancak ıstakozlar ve diğer dekapodlar sonunda hayatlarının sonuna ulaşır. Istakozlar, yırtıcı hayvanlardan veya kabuk hastalığı gibi sağlık sorunlarından ölümle yüzleşebilir. Bir başka potansiyel ölüm nedeni ise doğal olarak sürekli büyümeleriyle bağlantılı: Istakozlar gençken hızla büyür ve yılda birkaç kez kabuk döker. Zamanla büyüme yavaşlar ve kabuk dökümü daha az görülür. Ancak birbirini takip eden her kabuk dökümü için artan miktarda enerjiye ihtiyaç vardır ve sonunda enerji gereksinimi çok yükselince ıstakoz yorgun düşerek ölebilir. Istakozların %10-15'i bu yolla ölüyor.

Büyümek için kabuk bırakmak üzere su emerek vücutlarını genişletirler. Aynı anda kabuğundan kurtulmaya çalışır. Eski kabuğunu besin olarak tüketebilir. Istakozlar sonsuza kadar büyümese de etkileyici boyutlara ulaşıyor. Amerikan ıstakozları, Avrupalı ​​akrabalarından daha büyük ve ağırdır. 1977'de Kanada kıyılarında yakalanan bir metre uzunluğundaki örnek 20,1 kilogram ağırlığındaydı ve şu anda hala dünyanın en ağır deniz kabuklusudur.

Daha ağır örneklere dair söylentiler de vardır. 1939'da New Jersey kıyılarında yaşayan 21,3 kilogramlık bir canavar ıstakoz veya Massachusetts yakınlarında 21,7 kilogramlık bir ıstakozun yakalandığı iddiası olmuştur. Dişi ıstakozların ürettiği 8.000 – 12.000 yumurtadan sadece küçük bir kısmı yetişkinliğe ulaşıp çok daha azı aşırı büyüyecek kadar yaşayabiliyor.

Istakoz Kıskacının Kuvveti

(Fotoğraf: rafafdezjr)

Birçok ıstakoz iki farklı büyüklükte kıskaca sahiptir ve büyük kıskaç olan ezici kıskanç basınç ölçüm cihazına tutulduğunda ıstakozun santimetre kare başına 7 kilogram güç uygulayabildiği keşfedildi. Yırtıcı kıskaç veya hızlı kıskaç olarak adlandırılan diğerini ise balık veya solucan gibi daha yumuşak yiyecekleri yırtmada kullanıyorlar.

Istakoz suda çözünmüş maddeler dahil yiyecekleri bacak ve ayak tüyleriyle algılıyor. Bunu tüylerin kemosensör özelliği ile yapıyor. Gözlerinin önündeki küçük antenleri ise uzaktaki yiyecekleri takip etmede kullanır. Dahası ıstakozlar mideleriyle çiğner. Yiyecekleri parçalamak üzere öğüten yapıya mide değirmeni deniyor ve midelerinde diş olması gibidir. Gözlerinin hemen arkasındadır ve ceviz büyüklüğündedir.

Istakozun vücut boşluğunda bulunan yeşil maddeye hepatopankreas (veya ıstakoz ciğeri) denir ve bağırsak, karaciğer ve pankreas birleşimi olan bir sindirim bezidir. Diğer herhangi bir kırmızı şeyse ıstakozun yumurtasıdır.

Senesens Nedir?

Biyolojik yaşlanma olarak da bilinen senesens bir organizmanın vücudunun ve vücut fonksiyonlarının bozulmasıdır, bu da onun ölmesini ve daha az üremesini sağlar. Senesens karmaşıktır. Yaşlanmayı ve arkasındaki mekanizmaları açıklamaya çalışan 300'den fazla teori var. Yine de evrensel kabul gören tek bir teori yoktur. Bu yüzden şimdilik çözülmemiş bir gizem olarak kalıyor.

Birçok biyolojik yaşlanma teorisi iki gruba ayrılabilir: Yaşlanmanın kaçınılmaz, önceden programlanmış olaylar dizisi olduğu veya rastgele olduğu ve arkasında etkileri zamanla biriken yaşam olayları olduğudur.

Istakozlar neden yaşlanmıyor?

Istakozlar tipik yaşlanma belirtileri göstermez. Onlar için hayat kaçınılmaz sona kadar normal seyrinde devam ediyor. İnsanlardan farklı olarak, ıstakozlar yaşlandıkça zayıflamaz ve büyümeye, normal şekilde beslenmeye ve üremeye devam eder. Uzuvlarını kaybederlerse yenileyebilirler.

1990'larda ortaya çıkan bir çalışmada ıstakozların DNA'sı ve kendisinin sonsuz şekilde onarma yeteneğine dikkat çekildi. Ökaryotik organizmalar (hayvanlar, bitkiler ve mantarlar) DNA'nın barındığı kromozomları içeren hücrelere sahiptir. Bu yapıların uçları telomer adı verilen dizilerle kaplıdır. Doku büyümesi ve bakımı sürecinin parçası olan bir hücre her bölündüğünde telomerler kısalır. Yeterince kısaldığında hücre yaşlanmaya girer ve artık bölünemez.

Amerikan ıstakozları üzerinde yapılan bir araştırma, bu hayvanların yaşlandığında yavaşlamamasının sebebinin, hücrelerindeki sonsuz telomeraz enzimi kaynağını olduğunu ileri sürdü. Hücresel gençlik pınarı gibi, bu enzim telomerleri yenileyerek ve yaşlanmayı geciktirerek hücrenin ömrünü uzatıyor olabilir.

İnsanlar ve diğer organizmalar da telomeraz üretir. Ancak bizim için vücudumuzu oluşturan çoğu hücre telomeraz aktivitesinden yoksun. Telomeraz, embriyonik dokularda, kök hücrelerde ve tümör hücrelerinde kendini gösterir ancak uzun süreler boyunca çoğalma kapasitelerine karşılık gelir.

Istakozlar sonsuza dek yaşamasa da ondan daha etkileyici olan ölümsüz denizanası gibi biyolojik olarak ölümsüz olmanın yollarını bulmuş organizmalar vardır.