Göz Nasıl Görüyor? Işığın Göz ve Beyin İle Etkileşimi

Görme süreci, göz ve beyin içindeki birçok farklı yapı ve sürecin hassas koordinasyonunu içeren karmaşık ve büyüleyici bir süreçtir.

Nasıl görüyoruz?

Okyanusu mavi yapan nedir? Kum neden kahverengi görünüyor? Rengi anlamak için ışık hakkında biraz bilgi sahibi olmamız gerek. Işık bir tür dalgadır, tıpkı radyo dalgaları gibi. Radyo dalgaları ile görünür ışık arasındaki tek fark dalga boyudur. X Işını, radyo dalgası ve ışık dalgasının tümü aynı elektromanyetik spektrumda bulunur. Ancak insan gözü yalnızca belirli dalga boylarını algılayabiliyor. Bu dalga boylarının her biri farklı bir renk. Güneşten gelen ışık renksiz görünebilir. Ancak gökkuşağının her rengine sahiptir ve birlikte beyazı oluşturur. Bu renk ve beyaz ışık karışımı renkli nesneleri görmemizi sağlıyor.

Görünür Işığı Anlamak

Görünür ışık spektrumu.
Görünür ışık spektrumu.

Güneş ışığı bir nesneye çarptığında yalnızca çarptığı noktadan yansıyan ışığı görürüz. Nesnenin farklı kısımları farklı renkleri yansıtabilir. Sarı kısmı sarı ışığı yansıtır ve mavi kısmı mavi ışığı gözümüze yansıtır. Yansımayan dalga boyları emilir ve ısıya dönüşür. Yalnızca yansıyan renkler gözümüze ulaşır. Renkler bizim için insanların görebildiği sınırlı ışık aralığıyla sınırlı. Işık türlerini farklı dalga boylarına göre sınıflandırıyoruz. Her dalganın tepe noktası arasındaki uzunluk birkaç metreyle, bir atomun çapı kadar kısa uzunlukta olabilir.

Işığın bu elektromanyetik spektrumu, kozmik ve gama ışını gibi kısa dalga boylarına sahip yüksek enerjili ışık dalgalarından, radyo dalgaları gibi uzun dalga boylarına sahip düşük enerjili ışıklara dek uzanıyor. Görünür ışık olarak adlandırılan görebildiğimiz ışık spektrumu, yaklaşık 400 nanometre dalga boyuna sahip mor ışıktan, yaklaşık 650 ila 700 nanometre gibi daha uzun dalga boyuna sahip kırmızı ışık arasındadır. Peki görünür ışık spektrumunu nasıl algılıyoruz? Yani renkleri nasıl görüyoruz?

Gözün İçindekiler

Gözlerimizin arkasında bulunan koni ve çubuk hücreleri ışıkla uyarılıyor.
Gözlerimizin arkasında bulunan koni ve çubuk hücreleri ışıkla uyarılıyor.

Işık bir nesneden gözümüze girdiğinde, önce gözümüzün üzerinde bulunan kornea tabakasına çarpar. Gözünüzün arkasındaki retina adı verilen dokuda çubuk ve koni denilen özel hücreler yaşıyor. Bu hücreler gözün gözcüleridir. Görevleri ışığı tespit etmek ve beyne bildirmektir. Farklı çubuklar ve koniler farklı dalga boyundaki yani rengindeki ışığa tepki verir.

Kornea katmanı ışığı göz bebeğine doğru büker ve göz bebeğimiz daha az ya da daha çok ışığın içeri girmesi için genişler veya büzülür. Işık göz bebeğinden geçtiğinde merceğe ulaşır ve o da ışığı retinanın dış tabakasındaki noktaya yönlendirip odaklar. Işık çubuk ve koni denilen ışığa duyarlı hücrelere çarptığında iç retinadaki ganglion sinir hücrelerine bilgi gönderirler. Ganglion hücreleri bu bilgi sinyalini optik sinire iletir ve o da elektriksel sinyali bilginin işlendiği ve yorumlandığı beyne gönderir.

Dış retinada bulunan ve ışığa duyarlı iki tür hücre olan çubuklar ve koniler nasıl gördüğümüze geldiğinde farklı işlevlere sahipler. Çubuklar, aydınlık ve karanlık algımızdan ve çevresel görüşümüzden sorumlular. Konilerse renkleri görmemizi sağlayan şeydir. Koni hücreleri ışığın odaklandığı retinanın merkezinde bulunuyor. Koniler üç çeşittir ve her biri farklı bir ışığa duyarlıdır. İlginç ki gözümüzde en çok kırmızı ışığa duyarlı koniler var yani en iyi kırmızı, turuncu ve sarı gibi sıcak renkleri görüyoruz.

Görme Anında Beyinde Yaşananlar

Gözlerimiz ve beynimizdeki görmemizi sağlayan noktalar.
Gözlerimizdeki optik sinir beynimize dek ulaşır. (Görsel: Amerikan Doğa Tarihi Müzesi)

Optik sinir, beyindeki talamus adı verilen bölümüne doğrudan bağlıdır. Sınıflandırılması gereken kartlar ve paketler gibi, talamusa da yalnızca görüşle ilgili değil, birçok duyudan sinyal geliyor. Talamus bu sinyalleri işler, bazılarını yeni bilgilerle birleştirir ve yeniden paketler. Daha sonra bilgiyi beynin diğer bölümlerine iletir.

Işığın yansıdığı nesneyle ilgili bilgiler şimdi görsel kortekse gelir. Beynin arkasında bulunan ve oksipital lobun parçası olan bir alandır. Görsel korteksteki özel hücreler farklı türde görsel bilgiler arar. Örneğin bu hücrelerden bazıları nesne eğer daireyse tepki verir. Diğerleri ise çizgi olduğunda sinyal gönderir. Bazı hücreler harekete, bazıları renge ve bazıları da çeşitli başka şeylere tepki veriyor. Böylece iş nesneyi görmeye geldiğinde belirli hücreler renkleri ve diğer hücreler biçimleri tanır. Bu sinyaller tek bir görüntüde birleştirilir.

Nesnenin görüntüsüyle ilgili bilgiler sinirler boyunca beynin diğer bölgelerine ulaştırılır. Gittiği yerlerden biri ön taraftaki prefrontal korteks denilen alandır. Prefrontal korteks alnın arkasında ve gözlerin üstünde yer alıyor. Beynin duyulardan gelen bilgileri işlediği ve anılar ve duygular gibi diğer bilgi türleri ile birleştirdiği bir yer. Tüm bu bilgiler birlikte nasıl gördüğümüzü belirliyor. Nesneyi anlamlandırmamızı sağlıyor, biçimini ve renklerini anlatıyor.

Diğer Canlılar Ne Görüyor?

Konilerimiz 400 nanometreden kısa veya 700 nanometreden uzun dalga boyuna sahip ışığa duyarlı değil. Örneğin gama dalgasının dalga boyu yaklaşık bir atom çekirdeği boyutundadır ve üç tip koni hücremizin algılayamayacağı kadar kısadır. Diğer taraftan iki gökdelenin birleşimi kadar uzunluktaki radyo dalgası da bizim için algılanamayan çok uzun ışıklardır. Ancak bu durum bu ışık biçimlerinin diğer canlılara görünmez olduğu anlamına gelmiyor.

Diğer hayvanlarda dünyayı bizden farklı görmelerini sağlayan farklı tür ve sayıda koni hücresi var. Köpeklerin görebildiği dalga boyları daha da sınırlı çünkü yalnızca iki tür koni hücresine sahipler ve bu da onları kırmızı ve yeşil arasındaki renklere "renk körü" yapıyor ve yalnızca mavi ve sarıyı görüyorlar. Kelebeklerin gözlerinde ultraviyole ışığı görmelerini sağlayan dört tip koni var. En iyi renk görüşüne sahip hayvan 12 farklı koni hücresi türü olan mantis karidesidir. Pablo Picasso ve Paul Klee yalnız üç tür koniyle harika sanat eserleri yarattıysa da mantis karidesi muhtemelen onlardan pek etkilenmezdi.

Gözün Görmesi Hakkında Sık Sorulanlar

Gözün görme süreci nasıldır?

Gözün görme süreci, ışığın korneadan göze girmesini, göz bebeğinden ve mercekten geçmesini ve çubuklar ve koniler adı verilen ışığa duyarlı hücreler içeren retinaya odaklanmasını içerir. Işık çubuklara ve konilere çarptığında, beyne elektrik sinyalleri gönderen ve bunların görsel görüntüler olarak yorumlandığı kimyasal bir reaksiyon tetiklenir.

Gözdeki çubukların ve konilerin işlevleri nelerdir?

Çubuklar düşük ışık seviyelerine daha duyarlıdır ve çevresel görüşten sorumludur, koniler ise daha parlak ışık koşullarında renkli görüş ve görme keskinliğinden sorumludur.

Beyin gözden gelen görsel bilgileri nasıl yorumlar?

Çubuklar ve koniler tarafından üretilen elektrik sinyalleri beyne ulaştığında, çevremizdeki dünyanın tutarlı bir algısını oluşturmak için diğer duyusal bilgilerle entegre edilirler.

Gözün görme sürecinde hangi yapılar yer alır?

Gözün görme süreci, kornea, göz bebeği, lens, retina ve optik sinir dahil olmak üzere birçok yapıyı içerir.

Gözün görme sürecinde optik sinirin rolü nedir?

Optik sinir, retinadaki çubuklar ve koniler tarafından üretilen elektrik sinyallerini beyne iletir ve burada görsel görüntüler olarak yorumlanır.

İnsan gözünün temel bileşenleri nelerdir ve görsel algıyı oluşturmak için nasıl birlikte çalışırlar?

İnsan gözünün temel bileşenleri arasında kornea, iris, lens, retina ve optik sinir bulunur. Işık göze, ışığı büken ve iris tarafından kontrol edilen göz bebeğine yönlendiren kornea yoluyla girer. Mercek daha sonra ışığı, ışığı sinirsel sinyallere dönüştüren fotoreseptör adı verilen özelleşmiş hücreler içeren retinaya odaklar. Bu sinyaller daha sonra optik sinir aracılığıyla beyne iletilir ve bu sinir de görsel algıyı oluşturmak için bilgiyi işler ve yorumlar.

Retinadaki fotoreseptör hücrelerinin rolü nedir ve birbirlerinden nasıl farklıdırlar?

Retinadaki fotoreseptör hücreler ışığı sinirsel sinyallere dönüştürmekten sorumludur. İki tür fotoreseptör hücresi vardır: çubuklar ve koniler. Çubuklar ışığa daha duyarlıdır ve gece görüşünden ve hareketi algılamaktan sorumludur, koniler ise ışığa daha az duyarlıdır ancak renkli görüş ve görme keskinliğinden sorumludur. Her biri farklı ışık dalga boylarının algılanmasını sağlayan farklı bir fotopigment türü içeren üç tip koni vardır ve bunlar daha sonra renk algısı oluşturmak için beyin tarafından işlenir.

Görsel transdüksiyon süreci nedir ve fotoreseptör hücrelerinde nasıl çalışır?

Görsel transdüksiyon, ışık enerjisinin fotoreseptör hücrelerinde sinirsel sinyallere dönüştürüldüğü süreçtir. Bir ışık fotonunun bir çubuk veya koni hücresindeki bir fotopigment molekülü tarafından emilmesiyle başlar. Bu, fotopigmentin şekil değiştirmesine neden olan bir dizi kimyasal reaksiyonu tetikler ve sonuçta iyon kanallarının açılmasına ve nörotransmitterlerin salınmasına yol açan bir sinyal iletim kaskadını aktive eder. Bu nörotransmitterler daha sonra retinadaki yakın hücrelere sinyal gönderir ve bu hücreler bilgiyi işleyerek daha ileri işlemler için beyne gönderir.

Beyin görsel bilgiyi nasıl yorumlar ve algıyı nasıl oluşturur?

Beyin, optik sinir aracılığıyla retinadan sinirsel sinyaller alır ve bunları görsel korteksin birden fazla bölgesinde işler. Görsel korteksin farklı bölgeleri renk, şekil, hareket ve derinlik algısı gibi görsel bilginin farklı yönlerini işlemekten sorumludur. Bu bölgeler daha sonra görsel sahnenin uyumlu bir algısını oluşturmak için birbirleriyle ve beynin diğer bölgeleriyle iletişim kurar. Bu süreç, beynin görsel bilgileri nasıl yorumladığını ve bunlara nasıl tepki verdiğini şekillendirebilen önceki deneyimler, dikkat ve diğer bilişsel faktörlerden büyük ölçüde etkilenir.

Bazı yaygın görme bozuklukları nelerdir ve gözün görme yeteneğini nasıl etkiler?

Bazı yaygın görme bozuklukları arasında miyopluk (yakını görememe), hipermetropluk (uzağı görememe), astigmatlık ve renk körlüğü yer alır. Bu bozukluklar gözün ışığı retinaya odaklama yeteneğini etkileyerek bulanık veya bozuk görmeye neden olabilir. Glokom ve yaşa bağlı makula dejenerasyonu gibi diğer bozukluklar retinaya veya optik sinire zarar vererek ilerleyici görme kaybına yol açabilir. Bu bozukluklar için tedavi seçenekleri altta yatan nedene bağlı olarak değişir ve düzeltici lensler, ilaçlar veya ameliyatı içerebilir.

Kaynaklar: