İnsanlık ve dünya tarihinin en kötü yılı 1349 (536 değil)

Tarihin en kötü yılına dair hızlı bir Google araması yaparsanız o yılın 536 olduğunu söyleyen düzinelerce makaleyle karşılaşırsınız. Gerçekte herkes bu iddiayı ortaya atan bir tarihçiden alıntı yapıyor. Bir adam bir iddiada bulundu ve herkes onu tekrarladı. 536 kesinlikle iyi olmayan, korkunç bir yıldı. Ancak en kötü yıl değildi. Tarihteki en kötü yıl 1349'dur.

536 kıtlık, veba ve volkanik patlamalar nedeniyle şimdiye kadarki en kötü yıl unvanını aldı. Ancak 1349'da kıtlık ve vebanın yanı sıra depremler ve iyi miktarda batıl inanç ve dini bağnazlık vardır. 1349'un tarihin en kötü yılı olarak kabul edilmesinin tüm nedenlerini görelim.

Kara Ölüm

1349'da Kara Ölüm zirvedeydi. İtalya kıyılarından Büyük Britanya'nın kalbine kadar uzanmıştı. Milyonlarca insan çoktan ölmüştü ve milyonlarcası hastalık korkusuyla yaşıyordu. Bu yıl hastalık Norveç ve Polonya'ya yayılacaktı. Mekke'de Müslümanları vuracaktı. Güney Fransa üzerinden Navarre Krallığı'na yayıldı. Hastalık yayıldığı her yere ölüm, kafa karışıklığı, terör, keder ve batıl inanç getirdi. 536 yılında Justinianus Vebası yeni yayılmaya başlarken, 1349 dünyanın en kötü hastalık salgınının tam ortasındaydı.

Batıl inanç ortalığı kavurur

Kendilerini kırbaçlayarak yürüyen insanlar.
Kendilerini kırbaçlayarak yürüyen insanlar.

Veba, hurafelerde bir patlamaya neden oldu ve bu da hastalığın vurduğu hemen her yere yayıldı. Kara Ölüm'ün kökeni ve amacı ile ilgili teoriler çılgıncaydı. Bazı insanlar hastalığın doğrudan Tanrı'nın bir cezası olduğunu düşündü. Diğerleri, vebaya kötü havanın veya kirli hayvanların neden olduğuna inanıyordu. Bazıları bunu dünyaya yabancıların ve Yahudilerin getirdiğini düşündü. Bütün bu batıl inançlar, yerleşkeler arasında değişen çılgınca davranışlara yol açtı. Bazı yerleşkelerde hastalığı gidermek için totemler kullanıldı. Diğer yerler ise kapılarını insanlara kapattı.

Bu batıl inanç kendini kırbaçlayan insanlara yol açtı. Kırbaçlılar denilen bu insanlar her yerdeydi ve vebayı kaldırmanın tek yolunun kendilerini kırbaçlamak suretiyle getirilen acılı kefaret olduğuna inanan bir gruptu. Her gittikleri yerde kendilerini kırbaçlayarak sokaklarda kan döktüler.

İnsanlar dünyanın sonunun geldiğini haykırıyorlardı. Bazı insanlar çarmıha gerildi. Diğerleri kazıkta yakıldı. Bu hurafenin en talihsiz sonuçlarından biri 1349'da tarihi sayılarda katledilen Yahudiler oldu.

Pogromlar

Masum insanlar öldürüldü.

1349, Avrupa'da şiddetli pogromlar patlak verdi. Sonuç ise binlerce Yahudi'nin vahşice öldürülmesi oldu. Yahudiler, Londra'dan Moskova'ya dek vebadan sorumlu tutuluyordu. Birçok toplulukta bu inançlar büyük ölçekte şiddete dönüştü. Sevgililer Günü'nde Strasbourg'da 2.000 Yahudi yakılarak öldürüldü. Beş gün sonra, Saulgau köyünde, her Yahudi sakini evlerinden sürüldü ve sokaklarda öldürüldü. Mart'ta Almanya, Erfurt'taki tüm Yahudi nüfusu kovuldu veya öldürüldü. Daha sonra 60 Breslau Yahudisi öldürüldü.

Tüm Avrupa'da sırf Yahudi oldukları için masum insanlar evlerinden sürüldü ve sokaklarda vahşice öldürüldüler. Hıristiyanlar mitolojik öyküler gibi Yahudileri öldürmenin Tanrı'nın öfkesini yatıştıracağına inanıyorlardı. Yahudilerin İsa'yı öldürdüğüne dair beslenen duygu tarihin bu döneminde güçlüydü.

Sadece 1349'da binlerce Yahudi öldürüldü ve zulüm yıllarca devam edecekti. Yahudileri öldürmek 1349'un sefaletine, kaosuna ve terörüne katkıda bulunmaktan başka bir işe yaramadı.

Depremler

1349'da dünyanın büyük bölümünü sallayan ve büyük miktarda hasara ve binlerce insanın ölümüne neden olan iyi belgelenmiş depremler yaşandı. Depremler, Ocak ayında İtalya'nın Abruzzo bölgesini aşırı sarsan bir olayla başladı. Sarsıntı, L'Aquila kentinde düzinelerce binayı yerle bir etti ve yalnızca o şehirde 2.000'den fazla kişiyi öldürdü

Eylül ayında başka bir deprem İtalya'yı vurdu, bu sefer Roma'yı salladı. Bu deprem o kadar şiddetliydi ki, Kolezyum'un güney yüzünün çökmesine neden oldu. Flavian Amfitiyatrosu da sarsıntı sırasında ciddi hasar gördü. Hepsinden kötüsü, L'Aquila şehri tekrar sarsıldı ve bu sefer şehir tamamen yıkıldı.

İtalya'da köprüler ve su kemerleri yıkıldı. Ölü sayısı bilinmiyor ama muhtemelen on binlerce. Orta İtalya'daki küçük köyler ve orta büyüklükteki kasabalar bölgenin Eylül ayına kadar sallanmasıyla yerle bir oldu.

Kıtlık ve ekonomik yıkım

Ölümün Zaferi, Pieter Brueghel.

Avrupa ve Yakın Doğu'da ekonomiler çöküyordu. Veba, bir zamanlar toprağı işleyen ve feodal sistemi besleyen milyonlarca serfi öldürmüştü (Serf, Orta çağ'da miras yoluyla tahsis edilen arazide toprak ağası için çalışan köylü). Serf yok, serflik yok, feodalizm yok. Feodalizm, yüzlerce yıldır dünya ekonomisinin bel kemiği olmuştu. Şimdi, birkaç yıl içinde tüm sistem çökmüştü.

Tarlalar boştu ve Fransa'da kıtlık büyüyordu. Kıtlık, serflerin ölmesi ve o yıl için mahsul getirmemesi nedeniyle yayılacaktı. Veba nedeniyle ticaret kısıtlandı. Bir zamanlar hareketli şehirler ölümle yok olmuştu. Rıhtımlar boştu. Dini yolculuklar durmuştu. Başlıca turistik yerler ve kutsal yerler boştu.

Bütün bunlar Avrupa'nın bazı bölgelerini felç edip, diğer yerlerini yeniden canlandıracak büyük bir ekonomik kaymaya neden oldu. Ancak o zamanlar vebadan sonra umutlu bir gelecek görmek zordu.

Sonuç

536 için tarihin en kötü yılı denilen güçlü bir iddia varken, 1349'un daha da kötü bir olduğuna inanmamak elde değil. Bu iki yıldaki sefalet arasında çok fazla örtüşme vardır ancak 1349'da sınırların ötesinde bir terör ve batıl inanç vardı. Pogromlar korkunçtu. Kara Ölüm'ün getirdiği kitlesel delilik neredeyse eşi benzeri görülmemiş düzeydeydi. İnsanlık tarihinde pek çok kötü yıl vardır. Ancak kaos üzerine kaos söz konusu olduğunda kazanan 1349 yılıdır.